AB'nin açtığı dava havayı temizler mi?
Avrupa Birliği, azot dioksit ve partiküller için konmuş AB sınır değerlerini aşmaları nedeniyle Almanya, Fransa, Büyük Britanya, İtalya, Macaristan ve Romanya'ya dava açıyor. Yorumcuların bir kısmı, AB'nin yasal yollarla altı üyesini hava kalitesini iyileştirmeye zorlamasını olumlu karşılıyor. Diğerleri bunun yanlış bir yaklaşım olduğu görüşünde.
Alman hükümeti nihayet baskı altında
Frankfurter Rundschau, Alman hükümetinin nihayet harekete geçmek zorunda kalmasından memnun:
“Şimdiye kadar tüm başbakan ve ulaştırma bakanları için otomotiv sektörünün çıkarları, o pisliği her gün solumak zorunda olan insanların sağlığından daha önemliydi. Bu açıdan bakıldığında bu alanda federal hükümetin denetiminden bağımsız bir sürecin işletilmesi olumlu bir gelişme. ... Federal hükümetin, hava kalitesi konusunda oyalaması için hiçbir sebep kalmadı. Hükümetin, 'kirli dizel' markaların teknik geliştirme yapmasına ayak diremekten vaz geçmesi gerekiyor. Atılacak ilk adım bu olmalı. İkinci adımsa egzoz gazı normlarına gerçekten uyan araçlar için mavi etiket uygulaması olacaktır. Üçüncü bir adım da elektrikli araçların teşvik edilmesi için ikna edici bir strateji geliştirilmesi olabilir. Hem Almanya hem Avrupa için.”
Başarılı projeler konuşulmalı, cezalar değil
Yaptırımlar her zaman en iyi yöntem değildir, diye şikayet ediyor Le Parisien:
“Çevre koruma söz konusu olduğunda neden başarılı örneklerden, halihazırda elde edilen başarılardan ve son yıllarda değişenlerden söz edemiyoruz? Çevreyi korumaya yönelik ve gündelik hayatta kullanılacak çözümler geniş kitlelerce biliniyor ve olağanüstü projeler başarıyla tamamlanıyor artık. ... Ancak iyi niyetli ve kendini geliştirmeye hazır olan kişileri desteklemeden bunu başaramayız. Otomobillerini temiz bir araçla değiştirmeye hazır olan, ancak bunun için bütçesi bulunmayanlara yardım etmeliyiz. Çevre koruma bulaşıcı bir heyecan yaratabilir. Ama hiçbir zaman ahlakçı ya da cezalandırıcı bir hava yaratmamalı.”