Putin Viyana'da: Rusya-AB yakınlaşması mümkün mü?
Rusya Devlet Başkanı Putin, yeniden seçilmesinin ardından çıktığı ilk yurtdışı gezisinde gittiği Viyana'da uluslararası yaptırımların sona erdirilmesini istedi. Avusturya Başbakanı Kurz, Rusya ile AB arasında diyaloğun gelişmesi gerektiğini vurguladı. Avusturya, Doğu ile Batı arasındaki yeni arabulucu rolünü mü üstleniyor, yoksa ateşle mi oynuyor?
Avusturya Soğuk Savaş'taki gibi akıllı davranıyor
Delo, Avusturya'nın Soğuk Savaş yıllarındaki gibi Moskova'yla iyi ilişkiler peşinde olmasından övgüyle söz ediyor:
“Avusturya, İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsız olduğu için bölünmüş Almanya'nın kaderinden kurtulmuş oldu. Ülke Soğuk Savaş yıllarında NATO'nun gizli üyesi oldu her zaman, ama sosyal demokrat başbakan Bruno Kreisky 70'li yıllarda 'aktif tarafsızlık' gibi bilgece bir doktrin uyguladı. Bu doktrin Kreisky'nin küçük ve 'önemsiz' ülkesini etkin bir diplomasi gücü haline getirdi. ... Sebastian Kurz gibi Kreisky de uluslararası krizlerin ve olayların şiddete başvurularak tırmanmasının sadece konuşarak çözüleceğini ve engellenebileceğini biliyordu.”
Viyana güvenlik riski oluyor
Upsala Nya Tidning'e göre Avusturya ateşle oynuyor:
“Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) kurduğu uluslararası ilişkilerle övünürken, Putin, bir AB ülkesinde hükümette önemli bir rolü olan siyasi bir partiyle iyi ilişkiler kurmuş olmaktan mutlu görünüyor. Ancak şunu da dikkate almak gerekir ki, diğer AB ülkeleri Rusya yüzünden önemli bilgileri Avusturya'yla paylaşmaz oldu. Alman Başbakanı Angela Merkel'in FPÖ'nün Rusya'ya bilgi aktarma ihtimalinden endişeyle söz ettiğini dile getiren haberler var. [Ancak benzer bir gazete haberi 2018 Ocak'ında 'hükümet çevreleri' tarafından tekzip edilmişti.] Böyle bir şeyin yaşanabileceği konusunda herkes aynı görüşte. AB ülkelerinin güvenini sarsmanın Avusturya'ya ne faydası olabilir?”
Putin'in şüpheli yumuşak tavrı
Haber portalı 444.hu, Rusya başkanının Viyana ziyaretiyle AB'ye yaklaşmak istediğini gösterdiğini ifade ediyor:
“Rus hükümeti yıllarca parayla ve haberleri manipüle ederek AB'yi zayıflatmak ya da ortadan kaldırmak isteyen siyasi hareketleri destekledi. Ancak Putin, Viyana'da güçlü bir AB'nin Rusya'nın çıkarına olduğunu söyledi. Yıllarca Brexit hareketini ve Avrupa düşmanı partileri destekledikten sonra bunları dile getirmesi, Putin'in alay ettiğinin ya da yaptırımların kaldırılması karşılığında gelecekte Avrupa'daki seçimleri manipüle etmemeye karar verdiğinin göstergesi olabilir.”
Rusya'yla yeni ilişkinin simgesi
Kremlin'e yakın Izvestia gazetesi, Viyana'nın AB'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımlar konusunda yeni bir hareketlenmeye neden olabileceğini düşünüyor:
“Avusturya bizim için özel bir ülke, zira Avusturya örneği bize, Avrupa'da dostane olan ve ideolojilerinden ve mevcut siyasi ağırlığından bağımsız olarak kıtanın geleceğiyle ilgili ortak görüş beslediğimiz bütün güçlerle işbirliğini öngören pragmatik yaklaşımımızın haklılığını ve etkinliğini gösterdi. Eskiden Avrupa siyasetini Rusya'nın dostları belirliyor diyemezdik. Ama bugün Avusturya'da, Bulgaristan'da, İtalya'da ve diğer önemli AB ülkelerinde bizimle yakınlaşmayı destekleyen hükümetler iş başına geldi ya da bu yolda ilerliyorlar.”
Kurz köprü görevi üstlenebilir
Die Welt gazetesi, Avusturya başbakanı AB içinde Amerikalıların ve Rusların en sevdiği muhatap rolüne büründü, diyor:
“Putin ve Trump'a göre Kurz, dış siyasette tuttuğunu koparan biriyken, Fransa cumhurbaşkanı, son olarak Libya vakasında yaptığı gibi diplomaside oldukça acemice davranıyor. Almanya başbakanıysa yorgun bir tablo çiziyor. Bu durum Kurz için bir fırsat. Avusturya başbakanı, Avrupa'nın ihtiyacı olan köprüyü kurma görevini üstlenebilir; üstelik sadece Washington ve Moskova tarafında değil, sık sık kavgalı olan AB ülkeleri arasında da. Kurz, AB ile Varşova arasındaki bozulan ilişkileri yeniden canlandırabilir. ... Avusturya'nın 1 Temmuzda başlayacak AB dönem başkanlığı, hem Kurz hem de AB için büyük bir fırsata dönüşebilir.”
Avusturya aracı rolünü büyüksüyor
Die Presse'ye göre Rusya'yla ilişkilerde Finlandiya örnek alınmalı:
“Finlandiya'nın Rusya'yla uzun bir sınırı ve sıkı ekonomik ilişkileri var. Bu yüzden Batı'nın Rusya'yla ilişkisindeki bütün iniş çıkışlardan etkileniyorlar. Yine de Finlandiyalıları Rus hayranı ya da 'Rusfobik' olmakla itham etmek mümkün değil. Tek yaptıkları Rusya'yla pragmatik bir ilişki yürütmek. Finlandiya Dışişleri Bakanı Timo Soini, bir süre önce 'Frankfurter Allgemeine' gazetesine bunun nasıl yapılacağını açıklamıştı: 'Gerçekleri söyleyeceksin, söylediklerinin arkasında duracaksın ve sürekli fikir değiştirmeyeceksin. Rusya buna saygı duyar. Ruslar için çok önemli bir başka konu da gülünç duruma düşürülmemek. Saygı görmek istiyorlar.' Gerçekler, açıklık, istikrar, saygı. Değişiklik olsun diye Avusturya usülü köprü kurma muhabbeti yerine bu sefer aklıselim diplomasiye ne dersiniz?”