İsveç'te sosyal demokratların islamcılarla sorunu
İsveç Sosyal Demokrat Partisi'nin gençlik örgütü SSU bir skandalla sarsılıyor: Örgütün Müslüman üyelerinin Skåne ilinde ortaya koydukları antisemitik ve homofobik tavırların yıllarca hoş görüldüğü ileri sürülüyor. Ayrıca, Müslüman örgütlerle işbirliği de dikkat çekiyor. İstifalara rağmen, İsveç basını için sorun henüz ortadan kalkmış değil.
İyi niyetle göz yumuluyor
Göteborgs-Posten'a göre sosyal demokratlar zorlanıyor:
“Dört yıl önce Expressen [gazetesi], daha 1999 yılında 'İnanç ve Dayanışma için Sosyal Demokratlar' (STS) ile İsveç Müslüman Konseyi (SMR) arasında yazılı bir mutabakat olduğunu ortaya çıkardı. Bu belgeden anlaşılan, Sosyal Demokrat Parti'nin resmi bir yapısı olan STS'nin, SMR'ye İsveç siyaseti üzerinde nüfuz sahibi olmaya yardım edeceği anlaşılıyor. ... Kamu hukuku profesörü Ulf Bjereld [üç yıldır] STS'nin başkanlığını yapıyor. Skandal karşısında sergilediği 'gürültülü' sessizlik son derece manidar. Ne yazık ki birçok sosyal demokratın, partilerinin ideolojisiyle uzlaşamayacak görüşler söz konusu olduğunda görmezden gelme eğiliminde oldukları biliniyor -yeter ki kendilerine oy kazandırsın. Sosyal demokratların demokrasiyi yüceltmesi ve siyasi İslamla bağlarını koparması gerekiyor.”
Din insanların özel alanı kalmalı
Aftonbladet'e göre SSU derneğiyle ilgili tartışmanın temelinde İslamcılıktan ziyade cepheler savaşı yatıyor:
“Bu çatışma, [ağırlıklı olarak göçmenlerin yaşadığı] Rosengård semtinden, dernek içindeki güç dengelerini değiştiren yeni üyelerin alınmasıyla başlamış oldu. ... Yeni üyeler, yalın bir ifadeyle, yeni bir işçi sınıfının üyeleriydi, farklı deneyimlere sahipti ve SSU'nun uzun süredir öncelik verdiklerinden farklı noktalara vurgu yapıyordu. ... Bu çatışmanın ortaya attığı bir başka soru da, sosyal demokrasinin örgütlü dine nasıl muamele etmesi gerektiği. İnsan elbette faal bir sosyal demokrat olup aynı zamanda inançlı olabilir; ancak dini gerekçelerle sosyal demokrat değerlerin aleyhinde bir tavır sergileyemez. Nitekim 1889 yılında hazırlanan ilk parti programı da dinin insanların özel alanına ait olduğunu belirtiyordu.”