Huawei davası: ABD'nin iddiaları haklı mı?
ABD savcılığı Çin teknoloji devi Huawei'ye dava açtı. İddialar arasında İran yaptırımlarının ihlalinin yanı sıra karapara aklama ve sanayi casusluğu var. Savcılık ayrıca, şirketin Kanada'da tutuklanan finans müdürünün kendilerine iadesini istiyor. Yorumcular konunun Avrupa'yı da neden ilgilendirdiğini ele alıyor.
Safı oynamanın yeri değil
Huawei vakasının neden gerçekten kaygı uyandırıcı olduğunu Deutschlandfunk ele alıyor:
“Holding dünyanın lider şebeke donanımıcısı olduğu ve Batı için öngörülemez bir güvelik riski olma potansiyeli taşıdığı için. Çin hükümeti, sanal ortamda fütursuzca davranabileceğini daha önce çeşitli vesilelerle göstermişti. Nitekim 2014 yılında Çinli hacker'lar, ABD'li 22 milyon [sic] hükümet çalışanına ait verileri çaldılar -ki bunların arasında gizli servis ve Pentagon çalışanlarına ait hassas bilgiler de vardı. İşi garantiye almak istediğinde Pekin hükümeti Çin şirketlerine her zaman müdahale edebilir. Safı oynamanın yeri değil.”
Trump'ın ticaret savaşına bulaşmayalım
Tüm kaygılara karşın AB, Huawei'ye karşı alınacak önlemlerde geride durmalı, diyor NRC Handelsblad:
“Otoriter Çin devleti ekonomik araçlar yardımıyla dünya çapında nüfuz sahibi bir konum edinmeye çalışıyor; üstelik bunun için kendi yurttaşlarını izlemekten de çekinmiyor. Ancak Hollanda ve AB, ABD Başkanı Trump'ın üzerinde düşünmeden kalkıştığı bu ticaret savaşında arada kalmamalı. Şimdiye kadar Huawei'nin casusluk yaptığı kanıtlanmış değil. Nitekim Çin hükümetinin bu şirkete karşı resmi bir süreç başlatmamış olmasının sebebi de bu, ama yine de dikkatli olmakta fayda var.”
En doğrusu kendi ekonomini canlandırmak
Die Presse'ye göre Batılı ülkeler, Çin şirketlerine ne yapacaklarını öğretmeye kalkışmak yerine kendi rekabetçilikleri üzerinde çalışmakla daha iyi eder:
“Ancak bu işin nasıl yapılmaması gerektiği, tren teknolojisi şirketleri Siemens ve Alstrom örneğinde görülebilir. Şirketler Çinli dev CRRC ile rekabet edebilmek için birleşmek niyetinde. AB Komisyonu bu hamleyi büyük olasılıkla reddedecektir. Bunun sebebi de birleşen şirketin Avrupa pazarında baskın bir konum elde edeceği. Rekabeti korumaya yönelik bu etkili yöntemlerin önemi bir yana, bu dar bakış açısının modası gerçekten de geçmiş. Gerçek rekabet artık küresel. Avrupa'nın bunu gözden kaçırması, kendisi için uzun vadede tehlikeli olacaktır.”