Kızamık aşısı zorunlu mu olmalı?
Pek çok Avrupa ülkesinde kızamık vakalarının hızla artması aşı zorunluluğunun tartışılmasını da beraberinde getirdi. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre kızamık vakaları 2017'de bir önceki yıla oranla beş kat artış gösterdi. Gazeteciler zorunlu aşı talebini eleştirel bir bakış açısıyla tartışıyor.
Zayıfları koru
Bu örnekte bireylerin özgürlüğü, insan hayatına mal oluyor, diyor Lidové noviny:
“İnsan hakları nedeniyle Avrupa'da kimse aşı olmaya zorlanamıyor. Ancak böyle davranarak küçük bir azınlık, aşı olmak isteyen çoğunluğa zarar veriyor. Bu durum insanlar için ölüm anlamına gelecektir. Toplam bin kızamık hastasından biri hayatını kaybediyor. Bunlar genellikle bağışıklık sistemi zayıf, ya çok genç ya da çok yaşlı kişiler oluyor. Ama biz onları da önemsiyoruz. Aşı olmama özgürlüğü, ölülerin sayısı iyice artana kadar dokunulmazlığını sürdürecek mi?”
Aklıselim için mücadele vermek
Berlingske, aşı tartışmasının komplo kuramlarıyla zehirlenmiş olmasını eleştiriyor:
“Devlete ait serum enstitüsünün yakın zamanda yaptığı, rahim ağzı kanseri aşısı ile otizm arasında bir ilişki kurulamayacağı açıklamasını tekrarlamasının ardından Danimarkalı önemli internet portalları bilime karşı kuşku serpmeye başladı. ... Aklıselim için mücadele vermek dışında bir seçenek kalmıyor. Bu amaçla da siyasiler, medya ve yetkili kurumlar üzerlerine düşeni yapmak zorunda. Facebook'un bundan sonra aşı maddeleri hakkında yanlış bilgilendirme içeren paylaşımlara izin vermeyeceğini açıklaması da olumlu bir gelişme. Sosyal medya bugüne dek uğursuz bir rol üstlenmiş ve aşı kuşkuculuğunu körükleyen paylaşımlara, aşılar hakkında faydalı bilgilerden daha çok yer vermişti.”
Zorlamaya gerek yok
Kötü aşılanma oranı sorununu çözmek için aşı zorunluluğuna gerek yok, diyor Die Welt:
“Aşı olmayanların çoğu aşıyı reddedenler değil, aşıya gitmeyecek kadar tembel ya da unutkan olanlar aslında. Örneğin sağlık sigortaları ya da aile hekimleri aşı konusunu sık sık hatırlatsa ve doktordan ayrıca randevu almak gerekmese aslında epey ilerleme sağlanmış olur. Çocukların anaokulunda ya da okulda, yetişkinlerinse sağlık ocağında aşılanması düşünülebilir. Bürokratik engelleri aşmak ve profesyonel bir aşı sistemini tesis etmekle büyük olasılıkla kızamığın kökü kazınacaktır. Üstelik bir mecburiyet ya da yasal düzenleme gerekmeden.”
Hastaneler için sert kurallar
Kurier'e göre veriler her şeyi gözler önüne seriyor:
“Kızamığı, 'beni öldürmeyen şey güçlendirir' söylemiyle önemsizleştirmeye çalışanlar, olguları ya görmüyor ya da görmek istemiyor: Sırf 2017 yılında AB içinde 37 kişi kızamık nedeniyle hayatını kaybetti (dünya çapında 160 bin). Her beş vakadan birinin hastanede tedavi edilmesi gerekiyor -atlatılmış olan kızamığın sağlık üzerindeki (kanıtlanmış!) etkilerinden bahsetmiyoruz bile. Bu hastalığın kökünü çoktan kurutmuş olabileceğimiz düşünüldüğünde, durum daha da absürt bir hal alıyor. Aşı zorunluluğu getirmenin zamanı geldi de geçiyor bile -hiç değilse hastane personeli için.”
Doktorlar yine otorite olmak zorunda
Kızamık şüphesinin ilk kez Çekya Parlamentosu'nda bir kantinin kapatılmasına neden olması üzerine Lidové noviny siyasetin bu konuya el atmasını umuyor:
“Milletvekilleri şimdilik sağlıklı ve mutlu. Ama önünde sonunda bu konuyla ilgilenmeleri gerekecek. ... Aşı konusu üzerinde uzlaşılamayan siyasi bir tartışmaya dönüştü. Halkın çoğunluğu, aşıyı hastalıkların yayılmasını önlemeye yönelik, mantıklı bir önlem olarak görüyor. Bir azınlık ise aşıyı tehlikeli ve etkisiz buluyor. Anlaşılan bu kavgada mantıklı argümanlara yer yok. Ancak insanların seyahat sevdası nedeniyle kızamık sık sık ülkeye taşınıyor. Aşı olmadan bu işin yürümeyeceği kesin. Bizim düşünmemiz gereken, doktorlarımızın otoritesinin nasıl yitip gittiği ve bunun nasıl yeniden tesis edilebileceği.”