Öncekinden daha güvenli, daha zengin, daha güçlü
Polonya son 30 yılda inanılması zor başarılar elde etti, diyor Britanyalı gazeteci ve güvenlik uzmanı Edward Lucas, BNS haber ajansının bir haberinde:
“Polonya, ABD'nin kıta Avrupa'sındaki en önemli askeri ortağı konumuna yükseldi. Polonyalı olan Donald Tusk, AB'nin en önemli iki mevkiinden biri olan AB Konseyi başkanlığını yürütüyor. ... Tüm diğer gelişmiş ülkelerden farklı olarak Polonya son 25 yılda tek bir ekonomik gerileme bile yaşamadı. Polonya güçlü kurumlar yarattı, ülkede sivil toplum altın dönemini yaşıyor. Bir milyondan fazla Ukraynalı sığınmacı, başarılı şekilde ülkeye yerleştirildi. İç siyasetteki çatışmalar bu başarıları görünmez kılabilir. Ancak Polonya daha önce hiç bu kadar zengin, güçlü, mutlu ya da güvenli olmamıştı.”
Eski komünistlerin değişimi
Yazar Sławomir Sierakowski, The Guardian'daki yazısında, bugün Polonya'da çoğulculuk ve hukuk devleti ilkesi için mücadele verenlerin tam da eski komünistler olduğunu söylüyor:
“Geriye dönüp baktığımda, 1989'un gerçek kazanımının eski komünistlerin demokrasiye sadık kalması olduğuna inanıyorum. Komünistler anayasanın temel esaslarını ihlal etmediler. Hataları vardı tabii ama yeni kurulan demokratik sisteme sadık olduklarını da gösterdiler. Bu eski komünistler kısa bir süre önce demokrasi savunucuları olarak Avrupa seçimlerine katıldılar. Solidarność Sendikası ve Katolik Kilisesi'nin desteklediği iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi'nden (PiS) popülistlerin karşısında seçime katıldılar. Bu paradoks 1989 zaferini her şeyden daha iyi tanımlıyor.”
Sosyalizmle yüzleşme imkansız
wPolityce.pl kinayeli bir tonla 4 Haziran tarihinin kutlanacak bir yanı olmadığını söylüyor:
.“Üçüncü Polonya Cumhuriyeti'ni yeni bir Polonya değil, bir 'Sosyalist Cumhuriyet Artı' olarak tanımlayabiliriz. Bunun nedenlerinden biri de, komünizm sonrası 'seçkinlerin' doğrudan büyük çıkarlar sağlamış olması. Hükümetteki komünist generaller, devlet arşivlerini yağmalamayı, gizli servisi korumayı ve gizlemeyi ve güvenlik güçlerinin paralarını kendi aralarında paylaşmayı başardılar. ... 'Sosyalist Cumhuriyet Artı' işte bu yüzden demokratik değişimleri hayata geçiren ülkeler sıralamasında birinci sıradan sonuncu sıraya geriledi. 4 Haziran 1989'u takip eden yıllarda eleştiride bulunanlar baskıyla susturuldu, sosyalizmle yüzleşme engellendi ve düzenli bir kapitalizm ve düzenli bir demokrasi gelişti”