İran nükleer anlaşmayı ihlal edecek mi?
İran hükümeti nükleer anlaşmanın esas maddelerini ihlal etme tehdidini savurdu. Hükümet sözcüsüne göre İran, haziran sonundan itibaren anlaşmada yer alan uranyum rezervi üst sınırını aşacak. İran böylece nükleer anlaşmanın muhafazası için baskıyı arttırmış oldu. ABD, Mayıs 2018'de anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğinden bu yana İran'a yeni yaptırımlar uyguluyor. Gerginliğin daha da artması nasıl önlenebilir?
Ortalık kızışıyor
La Repubblica'nın Ortadoğu uzmanı Bernardo Valli bölgede yeni bir çatışma tehlikesi karşısında uyarıyor:
“Tahran'ın 10 günlük ültimatomu Trump'ın yaptığı dönüşe net bir cevap. Ama aynı zamanda ABD'yi ikna ederek ekonomik yaptırımlarını kaldırmasını sağlamak için gerekli adımları atması istenen Avrupalılara da bir çağrı. İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, kısa bir süre önce çok sert bir çıkış yaparak ABD'yi, İslam Cumhuriyeti'ne karşı bir 'ekonomik savaş' başlatması durumunda bölgede güvende olmayacağı konusunda ikaz etti. Zarif aynı zamanda ödün vermediği ve yaptırımları kaldırmadığı sürece ABD'yle bir diyaloğun imkansız olduğunu söyledi.”
Avrupa daha güçlü olmalı
İran krizi bir kez daha AB'nin dünya politikasındaki nüfuzunun ne kadar sınırlı olduğunu gösterdi, diyor Frankfurter Allgemeine Zeitung:
“AB ve Avrupa ülkeleri ne yapmalı da diğer güçlerin futbol topu olmaktan çıkıp, kendinden emin bir futbolcuya dönüşmeli? ... AB ve üye ülkeler, Avrupa ekonomik bölgesinin inovatif, dinamik ve rekabet edebilir olması için elinden geleni yapmak zorunda. Buna güçlü bir Avro da dahil. Tabii 'dünya gücü' olmak için askeri yetkinliklerin de güçlendirilmesi gerekli elbette. ... Avrupalılar başkalarının peşinden koşturan olmaktan çıkıp etkin bir aktöre dönüşmeli. ... Kolay değil bu. Ama dünyanın gidişatını belirleyen aktörler AB'nin keyfiyetini ve iç anlaşmazlıklarını dikkate almadığı gibi, bunlardan faydalanmaya çalışıyor. Bu artık böyle devam etmemeli.”
Her şeyi Trump başlattı
Politiken'e göre olayların tırmanmasının baş sorumlusu ABD Başkanı Donald Trump:
“ABD, İran üzerindeki baskısını arttırırken bir taraftan da İran'la iş yapmayı sürdürmeleri durumunda diğer ülkeleri ve şirketleri, ABD pazarına girişlerini sınırlandırmakla tehdit etti. Avrupa bu tehdide karşı koyamadı; molla rejiminin de sabrı taştı. Şimdiyse kriz kontrolden çıkabilir. Ancak anlaşmaya ilk uymayan ülkenin ABD olduğunu da not düşmek lazım. Bu nedenledir ki hızla tırmanan siyasi, ekonomik ve askeri gerginliğin baş sorumlusu Trump.”
Yeni bir anlaşma çatışmayı yumuşatabilir
ABD'li eski diplomat Richard Haass Irish Examiner'deki yazısında, İran ile ABD'nin gözden geçirilmiş yeni bir nükleer anlaşma müzakere etmesini öneriyor:
“Tahran hükümeti yeni bir anlaşmanın müzakere edilmesini şimdiye değin kabul etmedi. Ama ABD yaptırımların kısmen de olsa kaldırılabileceğini ima edecek olursa bu durum değişebilir. Bu türden diplomatik bir teklifin tam zamanı. Bu yeni anlaşma, nükleer anlaşmanın 2. sürümü olarak da düşünülebilir. İran'ın nükleer programında kısıtlar öngören maddelerin süresi ileri atılabilir. Bunun ötesinde yeni bir anlaşma İran'ın füze programını sınırlandırabilir. Karşı hamle olarak da İran'a uygulanan yaptırımlar kaldırılabilir. Ve böylece ABD, Trump'ın rejim değişikliği değil, politika deşikliği istediğini söyleyen sözlerine resmiyet kazandırmış olur.”