Avrupa Parlamentosu'nda von der Leyen için heyecanlı bekleyiş
Ursula von der Leyen'in AB Komisyonu başkanlığı için salı günü yapılacak ve büyük olasılıkla kıl payı sonuçlanacak oylama öncesi, Alman aday AP önünde bir konuşmayla oy istedi. Von der Leyen konuşmasında özellikle iklim koruma, asgari ücret ve göç konularına değindi. Parlamenterler nasıl karar vermeli?
Dar görüşlü ve gerici
Günlük Handelsblatt gazetesi, özellilkle Alman Sosyal Demokrat Parti SPD ve Yeşiller'in von der Leyen'e karşı propaganda yapmalarına öfkeli:
“Burada SPD içindeki küçük hesaplar ortaya çıkıyor. ... Liste başı adayı seçme yöntemine ilişkin sürece takılıp kalınıyor. Sanki von der Leyen seçimi kaybetse, iki liste başı aday bir kez daha seçime girecekmiş gibi. Bu yaklaşım oldukça gerici. Yeşiller de siyasi olarak yüzünü ileriye dönmüş sayılmaz. Onlar da von der Leyen'in seçilmesine, salt çevreci bir programı temsil etmediği için karşı çıkıyor. Başka EPP adayları, çevreciler için önemli olan iklim koruma, göç meselesinde ortak çözümler, Avrupa Parlamentosu'nun ağırlık kazanması ve AB'nin tüm üye devletlerinde, hatta Doğu Avrupalı ülkelerde bile hukuk devletinin güçlendirilmesi gibi meseleleri von der Leyen'den daha mı çok önemseyecek?”
Temel ilkelerimize yine ihanet etmeyelim
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, Belçika ve Fransa'daki sosyal demokrat partilerin sunduğu liste başı adaylar, Paul Magnette ve Raphaël Glucksmann, neden von der Leyen'e karşı çıkıldığını Le Soir'de açıklıyor:
“Hayır oyu kullanmak keyfiyetle ya da dogmacılıkla ilgili değil, aslında siyasi sorumlulukların geçerli olduğunu hatırlatmaya yönelik tek imkan. Yurttaşlardan bize görev vermelerini istediğimiz demokratik ilkelerden, toplumsal ve çevresel hedeflerden bir kez daha vazgeçilmesindense, kurumsal bir çıkmaz sokağa girmek yeğdir. Milletvekili olarak sergilediğimiz tutum, artık seçim vaatlerimizle tutarlı hale getirilmelidir. Siyasetin yeni bir sayfa açması lazım. Bizlerin de bir an önce Avrupa için hedef çıtasını daha yükseğe yerleştirmemiz gerekiyor.”
Von der Leyen açık konuşmalı
Sosyal demokratların ve liberallerin, von der Leyen'den beklentileri, Dagens Nyheter'e göre kesinlikle haklı talepler:
“Avrupa Parlamentosu daha güçlü olmalı. Siyasi içerikler önemli, mesela iklim konusunda. Ama AB Komisyonu'nun en önemli görevi, hükümetlerin hukuk devletine saldırdığı Doğu Avrupa ülkelerinde hukuk devletinin korunması olmalıdır. Sosyal demokratların ve liberallerin, Ursula von der Leyen'den beklentisi, AB Komisyonu başındaki görevi süresince demokrasiye saldırıların biteceği garantisini vermesi.”
Kaybeden, sosyal demokratlar oldu
La Repubblica'da yazan Andrea Bonanni'ye göre, sosyal demokratlar dev bir ikilem yaşıyor:
“Sosyal demokrat grup önündeki iki seçenekten hangisini seçerse seçsin kaybedecek. Bir seçenek, Juncker'in dört yıl önce yaptığı gibi, Avrupa Parlamentosu'ndaki Avrupa taraftarı çoğunlukla kendini özdeşleştirmeyen ve sağ cenahtaki AB karşıtı sesleri reddetmeyen bir komisyon başkanına oy vermesi; ikinci seçenek ise, ikiye bölünüp Von der Leyen'in seçilmesini engellemeye çalışması. Ama bu durumda da AB'nin en önemli koltuğuna getirilecek kişi konusundaki kararı, Avrupa karşıtlarına hediye etmiş olacak. Bu grup her durumda Merkel'in adayının seçilmesini garantileyecektir. Salvini ve Visegrád grubu için bu müthiş bir siyasi başarı olur ve karşılığında ödün istemekten hiç geri durmazlar.”
Sağın intikamı
NRC Handelsblad, Ursula von der Leyen'in Avrupa karşıtı popülistlerin oylarına neden güvenebileceğini analiz ediyor:
“Brükselli gözlemcilere göre, Salvini'nin ve Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular İttifakı'nın [ECR] desteği, intikam duygularıyla ilgili. Çünkü ECR parlamenterleri yeni göreve başlayan parlamentodaki önemli pozisyonlara aday gösterilmesi sürecinde sistematik olarak Yeşiller, Liberaller ve Sosyal Demokratlar tarafından dışlanıyor. Yani von der Leyen sırf bu fesatlık nedeniyle kurtulabilir. Von der Leyen başaramazsa, o zaman hükümet başkanları yeni bir ismi aday göstermek zorunda, hem de güvensizlik ve şüphelerin daha da arttığı bir ortamda. Adeta siyasi bir korku filmi.”
Parlamento oylama makinesi değil
Sme'ye göre, Ursula von der Leyen'in özelliklerinin, AB'nin başkanlık koltuğuna oturmasına uygun olmasına rağmen, parlamenterler yine de prensip olarak onun başkanlığını kabul etmemeli:
“Söz konusu olan von der Leyen'in kendisi değil, adaylık sürecinin şeffaf olmaması, bu süreçte Avrupa Parlamentosu'nun devre dışı bırakılması ve devlet ve hükümet başkanlarının bütün önerilerini kabul etmek zorunda olan bir oylama makinesine dönüşmesi. ... Kimi ülkelerde otoriter yönetimlerin iktidara geldiği bir dönemde Avrupa Parlamentosu'nda demokrat ve Avrupa taraftarı bir çoğunluk var. Bu nedenle baştan itibaren bunun ilan edilmesi bütün AB'nin çıkarına olur.”
AB'deki koltuk pokerinin kazananı, Macron
Avrupa Parlamentosu von der Leyen'i kabul ederse, Fransa Devlet Başkanı Macron kazanmış olacak, diyor Élet és Irodalom:
“Von der Leyen AB'deki önemli koltukların dağılımında Macron'un kozuydu sadece. Macron'un tek hedefi, Avrupa Merkez Bankası başkanlığına istediği birini getirmekti. Buna tek uygun kişi, tıpkı Macron'un çok beğendiği eski Merkez Bankası Başkanı Draghi'ninkine benzer bir mali politikadan yana olan Christine Lagarde. ... Böylece Macron herhalde bütün hedeflerine ulaşırken, diğer bütün siyasi menfaatler de korunmuş oldu. EPP Komisyon başkanının kendi partisinden olduğu için mutlu olabilir artık; Macron'a yakın liberal grup Charles Michel'in Konsey başkanı olacağına sevinebilir; Macron'u destekleyen İspanya Başbakanı Sánchez de yeni Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilciliğine Joseph Borrel geleceği için mutlu olabilir.”