Hürmüz Boğazı'nın güvenliği için yapılacaklar
ABD, Almanya'yı ve Fransa'yı Hürmüz Boğazı'nda petrol tankerlerini İran saldırılarından korumak için kurulacak bir donanma misyonuna katılmaya davet etti. Londra hükümeti daha önce Avrupa liderliğinde bir misyondan yanaydı. Ancak öyle görülüyor ki, yeni Başbakan Johnson, Washington'la daha sıkı bir işbirliğinden yana. Devletler, Hürmüz Boğazı'nda hangi koşullarda angajmana girmeli?
Provokasyonlardan kaçınalım
De Morgen, misyona katılmaları halinde Avrupa ülkelerine çok dikkatli olmalarını tavsiye ediyor:
“İran'ın bu gözdağını bir provokasyon olarak algılamasını engellemek için, tek amacımızın ticaret filomuzu korumak olduğu konusunda son derece şeffaf bir tutum sergilemeliyiz. Bu yüzden Avrupa ülkelerinin yapacağı en iyi şey, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden yetki almaktır. Rusya ve Çin'in muhtemel vetosu düşünüldüğünde bu yönde bir BM kararı çıkması pek gerçekçi olmamakla beraber, Avrupalı olarak bizler bu adımla her türlü koruma önleminin bir çatışmayı engellemeye yönelik olduğunun altını çizmiş oluruz.”
Avrupa bunun altından tek başına kalkamaz
Londra'nın, Avrupa misyonunun ancak ABD'yle birlikte başarılı olacağı yönündeki tespiti, Deutschlandfunk'a göre gerçeklerin uygun bir tasviri:
“Avrupa'nın bu kez, ABD'nin öncülüğüne gerek kalmadan, kendi başına işleri ele almaktan dolayı duyduğu coşku, en hafif tabiriyle, pek de heyecan yaratmadı. Hatta siyasi irade mevcut olsa bile asıl soru, Avrupa ordularının, okyanus ötesi partnerleri ABD olmadan askeri bir yetisi olup olmadığı? Kimileri sekiz yıl önce Fransa ve Britanya'nın öncülüğünde yapılan ve Avrupalıların birkaç gün içinde ellerindeki bombaları tükettiği ve Amerika'nın yardıma koşması gerektiği Libya harekatını hatırlayacaktır.”
Bir öyle, bir böyle
Diplomat Stefano Stefanini La Stampa'daki yazısında, Britanya'nın terk etmek istediği bir topluluktan yardım isteyemeceğini savunuyor:
“Londra Atlantik'te tek başına, ama Hürmüz Boğazı'nda Avrupa bayrağı altında yelken açmak istiyor. Birleşik Krallık'ın yeni başbakanı 31 ekimde ne pahasına olursa olsun AB'den çıkılacağı konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmadı. Ama başbakana sadık Britanya diplomasisinin şefi [dışişleri bakanı], tankerlere refakat etmek ve korumak için Hürmüz sularında bir Avrupa donanma misyonu oluşturmaya uğraşıyor. ... Kulağa delice gelebilir ama inat, dikkafalılık ve blöf söylemleriyle dolu, velhasıl sağduyu dışında her şeyin bulunduğu Brexit çıkmaz sokağa saplanmış durumda.”
Dostlarla elele haydut devletlere karşı
The Daily Telegraph, Britanya artık kimin dost kimin düşman olduğunu anlamalı, diyor:
“Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşmasının (INF) bu hafta beklenen feshi, Batı demokrasilerinin Moskova'yla yeni bir silahlanma yarışına sürüklenme olasılığını arttırıyor. ... Huzurumuzu tehdit eden Brüksel'deki diplomatlar değil, Rus füzeleri. Britanya'nın bu ve diğer tehlikelerle baş edebilmek için ABD gibi yakın müttefiklerle işbirliği yapması lazım. Bu yüzden Britanya Dışişleri Bakanı Raab, İran konusunda May'in etkisiz Washington muhalefetini sürdürmek yerine bir başka haydut devlet olan İran'a karşı ABD'yle omuz omuza vermekle iyi eder.”