İran yeniden uranyum zenginleştirmeye başlıyor
İran resmi olarak yeniden uranyum zenginleştirmeye başladı. İslam Cumhuriyeti'nin yönetimi çarşamba günü bunu, ABD'nin anlaşmadan çekilmesinden sonra İran'ın da adım adım yükümlülüklerini sona erdirmek istediği 2015 tarihli nükleer anlaşmasından çıkışın '4. adımı' olarak tanımladı. Avrupa basını İran'ın ABD ile restleşme yoluna sapmasından endişeli.
İkinci bir Soğuk Savaş gibi
Batı dünyası kendini yeni ve çok taraflı bir silahlanma yarışının içinde bulmuş durumda, diyor La Stampa'nın genel yayın yönetmeni Maurizio Molinari:
“İkinci Soğuk Savaş, Batı'yı gafil avladı, zira ana aktörler artık sadece iki taraf değil, daha fazla, silahlar nükleer değil dijital, çarpışmalar ise cepheden değil asimetrik ve karma savaş biçiminde. ... Putin'in hayalini kurduğu Rus İmparatorluğu'nun yeniden şahlanışı, Şi Cinping'in planladığı ve Avrupa'yı bir Çin pazarına dönüştürebilecek 'Yeni İpek Yolu', Ortadoğu'da hegemonyasını sürekli genişleten İran'ın nükleer güç olma çabaları ve Kim Jong-un'un komşularını tehdit ettiği nükleer yıkım, demokrasileri aynı anda birbirinden çok farklı zorluklarla mücadele etmekle karşı karşıya bırakan bir işgalin çeşitli unsurlarıdır.”
Nükleer anlaşma artık bitti
İran'ın nükleer programının sebep olduğu sorunda ufukta henüz bir çözüm görülmüyor, diyor Der Standard:
“Viyana Nükleer Anlaşması'nın karşıtları, İran'ı yeni teknolojik sıçramalar yapmaktan uzak tutmaya yönelik bu çabayı hep küçümseyegeldi. Destekçileri de anlaşmanın her derde deva bir çözüm olduğunu hiç ileri sürmemiş olsa da, en azından zamanında akut olan bir sorunun geçici çözümü için bir çaba olarak görmüştü. ... ABD Başkanı Trump'ın imtina ettiği ağır bir askeri müdahale dışında yaşanabilecek neredeyse tüm gerginlikler yaşandı. Ama bu anlaşmayı muhafaza etmeyi düşünen, başta Almanya, Fransa ve Büyük Britanya üçlüsü bile artık ne yapacağını bilmez halde. İran'ın ihlallerinin önünde sonunda bir yaptırımı olması gerekecek. Bunun Trump'ı sevindireceğine hiç şüphe yok. Ancak İran'ın nükleer programıyla ilgili sorunlara bir çözüm olmayacağı da kesin.”