Sürekli olağanüstü hal
Yazar Ginevra Bompiani Le Monde'taki yazısında, geçtiğimiz on yılda suikastler, doğal felaketler ve denizde boğulan insanların, hepimizin artık alıştığı bir realite olduğuna parmak basıyor:
“Olağanüstü hal günümüzde bizim doğal halimiz oldu, bilhassa da sürekli aciliyetin yaşandığı siyasette ve hukukta. Ama bu durum, 'ruhsal olağanüstü hal' olarak adlandırabileceğimiz ve bizi pençesine alan bir biçimde de geçerli oluyor, ki asıl belirleyici olan da bu. ... Ancak son dönemde buna karşı çıkan iki hareket oldu: Bunlardan birisi Gelecek için Cumalar'ın gençleri ve buna ilave olarak İtalya'da, kendilerine 'Sardalyalar' adını veren, tamamı olmasa da ağırlıklı olarak yine gençlerden oluşan ikinci bir hareket. Bunlar daha sakin, keyifli, adanmış ve medeni bir hayatı savunuyor.”
Popülistler hiç bir şeyi düzeltmedi
Mérce'ye göre geçtiğimiz on yılın en önemli özelliği popülizmin yükselişi:
“Küresel açıdan bakıldığında 2010'lu yıllar, sağcı muktedirlerin dönemi oldu. Ekonomik kriz atlatıldıktan sonra popülist olarak adlandırılan bir siyaset biçiminin yükselişi başladı. ... Bu siyaset genellikle zengin, yolsuzluğa bulaşmış ve sorumsuz davranan ama halk adına konuştuğunu iddia etmekten çekinmeyen siyasetçiler tarafından temsil ediliyor. ... Son on yılın ardından dünya, adaletin daha az olduğu, daha kaotik ve umutsuz bir yere dönüştü, toplumlarımız ise hiç olmadığı kadar parçalanmış durumda. Sağcı muktedirler gündem değiştirmekte çok başarılı ama gerçek sorunları çözmeye hiç niyetleri yok.”
Bir Yunan tragedyası
Naftemporiki'ye göre geçtiğimiz on yıl, Yunanistan için büyük yoksunluklarla geçti:
“On yıl gibi bir süre içinde sahte bir refah duygusunun çöktüğünü, birbirini izleyen siyasi depremleri, ağır bir mali krizi ve derin bir ekonomik gerilemeyi yaşadık. ... Toplumun öfkeye kapıldığını, dağılmaya yüz tuttuğunu, düşleri ve hayallerinin tuzla buz olduğunu gördük. Toplumun ayrışma adındaki zehri içtiğini ama parçalanmış olan toplumsal dokusunu yeniden onarmak için umut edip mücadele verdiğini de yaşadık. Yunanistan, üç farklı ağır tasarruf paketini hayata geçirmiş tek ülke olarak gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 25'inden fazlasını kaybetti.”
İyimser olmak için sebeplerimiz var
Luzerner Zeitung'a göre bu on yıl o kadar da kötü geçmedi:
“Kökten değişimlerin yaşandığı bir on yıl olduğu su götürmez bir gerçek ama gerçekten iyi bir on yıl mıydı bu? Daha da kötüsü olabilirdi; ama aklımızda hep olumsuz manşetler kalıyor: Büyük savaşlar yaşanmadı, dünya çapında yoksulluk azaldı, ömür beklentisi arttı, kimi alanlarda tıbbi başarılar elde edildi ve işsizlik oranları birçok ülkede en düşük seviyeye ulaşmış durumda. Bir önceki kuşaktan daha aktif olan, umursamazlıktan uzak bir kuşak yetişiyor. Bu da bizi bekleyen yeni on yıla umutla bakmamızı sağlıyor.”