Yunanistan yüzer bariyer kullanmayı planlıyor
Türkiye'den yola çıkıp Yunan adalarına ulaşan sığınmacı sayısının artması nedeniyle Atina hükümeti yüzer bariyer kullanmayı planlıyor. İlk aşamada deneme amaçlı olarak Midilli Adası etrafına üç kilometre uzunluğunda, suyun elli santim üzerinde yüzen ve çakar lambalarla donatılmış bir bariyer çekilecek. Bariyerin maliyetinin yarım milyar avro olması bekleniyor. Yorumcular projeyi anlamsız buluyor.
Yapıcı destek yerine aşağılayıcı sözler
Avrupa Birliği, Yunanistan'ın planını, bu türden bariyerlerin iltica başvurusu sürecine erişimi engellememesi gerektiği sözleriyle değerlendirdi. Hükümete yakın Kathimerini gazetesiyse Yunanistan'ın bunun yerine daha fazla destek beklediğini yazıyor:
“Yurttaşların ve medyanın, Türkiye'den çıkan göçmen ve sığınmacı akınını kesmek için Kuzey Ege'de bir yüzer bariyer inşa etme fikrine getirdikleri eleştiriyi memnuniyetle karşılıyoruz. Ama bu düzenlemenin, Avrupa Birliği kurumlarınca kınanması nasıl bir fayda sağlıyor olabilir? Yunanistan'ın Brüksel yönetiminden beklediği, tepeden inme yorumlardan ziyade, sorunu ele alırken yapıcı bir destek görmek. Yunanistan, ulusal bir meseleden çok Avrupa'ya ait bir sorunun, kendi payına düşeninden çok daha fazlasını sırtlanmış durumda ve bu nedenle de her taraftan daha çok destek görmeye hakkı var.”
Etik olmayan bir plan
Bu plan sadece etik dışı olmakla kalmıyor, etkin olmaktan da uzak, diyor İmerodromos:
“Hükümetin Yunan adalarına hücum eden sığınmacı akınıyla 'mücadelede' bir mesaj vermek istediği açık. Birçok güncel araştırmanın da işaret ettiği üzere, hükümetin sığınmacı politikası karşısında duyulan kuşkulara böylece bir yanıt verilmek isteniyor. Bu haliyle aslında sadece petrol kirliliği vakalarında kullanılan bariyer, ırkçı motivasyonla seçilmiş bir yöntem. Oysa bu malzemenin bu amaca kesinlikle uygun olmadığını kavramak pek de zor olmasa gerek, çünkü bir teknedeyken bu bariyer kolayca aşılabilir ya da parçalanabilir.”
Bu paraları daha iyi bir şeye harcayabilirdik
Süddeutsche Zeitung da bu önerinin abesle iştigal olduğunu düşünenlerden:
“Sadece üç kilometre uzunluğundaki bu ışıltılı bariyeri aşmak çok kolay, bu yüzden yıldırıcı olması beklenemez. Yunanistan'ın Türkiye sahillerindeki adalarını bariyerle kapatması mümkün değil. Bu durumda savunma bakanının söyledikleri Ege adalarındaki sorunları çözmek yönünde bir çaba değil, sadece bir şovdan ibaret. ... Bütün bunlar adalardaki kamplarda süregelen, insan onuruna yakışmayan koşulları değiştirmiyor; bunlar Avrupa için yüz karası olarak kalmaya devam edecek. Bariyerin fiyatı olan yarım milyon avroyu, buralara harcamak daha yerinde bir hareket olurdu.”
Hükümet bu zamanı değerlendirmeli
Liberal gazetesi, bariyerin bilhassa Yunan yurttaşlara verilmiş bir mesaj olduğuna inanıyor:
“Kamuoyunu sakinleştirmek için alınan bir karar bu. ... Ancak burada merak edilen konu, bu kararın iletişimsel düzeyde de işe yarayıp yaramayacağı, zira asıl amacı bu. ... Göç, uluslararası niteliğe sahip, karmaşık bir sorun. Ancak utanmaz siyasetçiler bu konuyu bir iletişim sorununa dönüştürdü, zira bunu oy avcılığı ve kısa yoldan popülerlik kazanmanın aracı olarak gördüler. ... Hükümet bu iletişim oyununa gecikmeli olarak katıldı. Şimdiyse bu önlemi, iltica süreçlerini hızlandırmak, iltica hakkı alamayanları hızlı ve toplum tarafından fark edilecek şekilde iade edebilmek ve sığınmacı kabul merkezlerinde insani koşullar sağlamak üzere zaman kazanmaya yönelik bir imkan olarak görmeli.”