Hong Kong: Güvenlik yasası karşıtı protestolar
Çin hükümeti Perşembe günü Hong Kong için yeni bir güvenlik yasası çıkarmayı planlıyor. Bu yasayla bölünmenin, dış etkilerin ve merkezi hükümeti devirmeye yönelik ayaklanmaların engellenmesi öngörülüyor. Yasa tasarısı Hong Kong'da gösterilerle protesto edilmeye başlandı, uluslararası tepkiler de sürüyor. Avrupa Çin'le olan ilişkilerini gözden mi geçirmeli? Protestoların ABD tarafından desteklenmesi olumsuz bir etki mi yaratıyor?
Korona krizinin gölgesinde operasyon
Helsingin Sanomat'a göre Çin, Korona pandemisini, Hong Kong'da daha sert adımlar atmak için bir fırsat olarak görüyor:
“İçinde bulunduğumuz durumu pek çok hükümet kullandı. Komünist Parti'nin iktidarda olduğu Çin ise Hong Kong'a daha fazla müdahale edebileceğini düşünmeye başladı. ... Güvenlik yasası bir taraftan da 'Çin devletine muhalefet eden faaliyetlere' ceza öngörüyor. Benzer projeler daha önce de Hong Kong'da protesto edilmişti doğal olarak. Çin hükümeti, hem uluslararası toplumun hem de Hong Kong vatandaşlarının bu yeni düzenlemeye bu günlerde eskiye nazaran daha az direniş gösterebileceğini düşünmüş olmalı.”
ABD yardımı, demokrasi hareketini baltalıyor
Le Monde'a göre Britanya Krallığı'nın eski sömürgesinde baş kaldıranlara Washington'un destek vermesi doğru değil:
“Washington hükümeti, geçtiğimiz aylarda Pekin'e karşı her konuda yürüttüğü kışkırtma politikasıyla güvenilirliğini kaybetti. Beyaz Saray Hong Kong'daki demokratlara yardım ettikçe, Çin halkı kendi hükümetine daha çok destek veriyor. Pekin'in Hong Konglu demokratların ABD tarafından 'manipüle edildiği' yönündeki iddiası inandırıcı değil gerçi, ama Trump yönetiminin verdiği destek, ayaklananların asıl amaçlarına zarar verdi. Son şiddet eylemleri hem giderek milliyetçileşen Çin hükümetinin Donald Trump'a tepkisinin göstergesi, hem de Hong Kong'da suların durulmasına yönelik bir önlemdir.”
Pekin'e güven olmaz
Yasa Hong Kong'da daha fazla protesto ve şiddete yol açmakla kalmayıp, dünyanın komünist Pekin hükümetine güveninin sarsılmasına da neden olacak, diyor tagesschau.de:
“Günümüzde Avrupa'ya hakim olan trend bu. Bütün partilerden siyasetçiler Avrupa-Çin yatırım anlaşmasının sakat bir uzlaşı olduğu konusunda haklı olarak ikaz ediyor. Çünkü şu nokta zaten çok açık: Hong Kong'la ilgili Çin- Britanya bildirgesi gibi ('bir ülke, iki sistem' öngören) uluslararası bir anlaşmayı ihlal eden Çin yönetimi neden Avrupa ile yaptığı ticaret anlaşmalarına uysun ki? Meşru bir soru bu ve Berlin'de, Brüksel'de ya da Avrupa'da başka herhangi bir yerde bütün boyutlarıyla tartışılması gerekiyor.”
Avrupa Çin'den bağımsız olmalı
Hospodářské noviny, Çin ile ABD'nin ilişkileri Hong Kong yüzünden daha da gerilecek olursa Avrupa ne yapmalı, diye soruyor:
“Bu soruya bir yanıt, Avrupalı şirketler açısından Çin'deki üretimlerini sonlandırmayı cazip hale getirmek olabilir. Japonya buna benzer bir yol seçmiş durumda. ... Tedarik zincirlerinin güvenliği ve jeopolitik faktörler üretimin başka yere taşınmasının maliyetinde belirsizlik yaratıyor gerçi, ama Avrupa'nın üretimini yine de komşularına taşıması daha mantıklı görünüyor. Bu adım için en uygun yerler öncelikle AB'nin Doğu'daki Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Gürcistan, Moldova Cumhuriyeti ve Ukrayna gibi partnerleridir.”