AB'nin Navalnıy yaptırımları kararı bir başarı hikayesi mi?
AB'li dışişleri bakanları, Rusya'da muhalif siyasetçi Aleksey Navalnıy'ın zehirlenmesi nedeniyle Rusya'ya karşı temelde yaptırım uygulanması konusunda mutabık. Sırada somut hazırlıklar, yani adların ve tekil önlemlerin belirlenmesi var. Lukaşenka'ya karşı yaptırımlar konusunda da uzlaşma sağlandı. Gazeteciler bu konuyu farklı biçimlerde ele alıyor.
Cezalar sistemin sırtından beslenenleri vurmalı
Süddeutsche Zeitung'a göre Rusya'ya getirilen yaptırımlar yeterli değil:
“Yaptırımların, gizli servis çalışanları ve Rus kimyasal silahlarının sorumlularına getirilmesi doğru bir hamle olacaktır. Ancak bunlar, sadece kısıtlı sayıda kişiyi etkilediğinde çok da büyük bir etki bırakmayacaktır. Hatta Putin'in bu yaptırımları aslında oldukları şey, yani gönülsüz bir iş olarak görmesi durumunda tam tersi bir etki bile yapabilir. Oysa tam da bu gibi durumlara uygun bir araç var. Putin'in sisteminden faydalananlar genellikle ideologlar olmuyor. Bunların tek niyeti, zenginliğe uzanmak. Bu zenginlik Batı'da bile olsa. Bu insanlara indirilecek darbe Putin'i de etkileyecektir.”
AB hiçbir zaman bu kadar iddialı olmadı
Buna karşın La Repubblica köşe yazarlarından Paolo Garimberti'ye göre Avrupa nihayet uyandı:
“Teklifin büyükelçilerin sumeninden dışişleri bakanlarının masasına ulaşma ve perşembe günü AB Konseyi'ne getirilme hızı, benzeri görülmemiş bir birliğe işaret ediyor. Geçmişin tozlu sayfalarında kalmış Balkanlardaki savaşlarla başlayan ve Avrupa'nın gevşek nizam halinde ABD'nin dümen suyunda hareket ettiği o en karanlık günlerde bile buna benzer bir birlik ve beraberlik hali yaşanmamıştı. Hele ki, -kimi kaynakların tahmini üzerine- Belarus'a getirilecek bir sonraki yaptırım paketinin doğrudan Başkan Lukaşenko'yu vuracağı düşünüldüğünde. Böyle bir durumda hem Putin daha zor durumda kalacak hem de AB Komisyonu daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir siyasi güce kavuşacaktır.”