Paris İklim Konferansının beş yılı
Birleşmiş Milletler Paris İklim Konferansı (COP21) 12 Aralık 2015 tarihinde sona ermişti. Konferansta, küresel ısınmanın sanayi devrimi öncesine kıyasla 2 derece düşürülmesi yönünde karar alınmıştı. Yorumcular, o dönem iklim politikasında büyük bir atılım olarak görülen zirvenin, bugüne dek önemli bir değişime neden olmadığını düşünüyor. Ancak bazıları da bir umut ışığı görüyor.
Sıkıcı konferans rutininden çıkın!
The Conversation France için yazan çevre hukukçusu Sandrine Maljean-Dubois, iklim konferansı formatında ufak ayarlamalar yapılmasından yana:
“Uluslararası iklim düzeni, iklimin içinde olduğu aciliyet ve toplumsal dayatmalardan epeydir kopmuş durumda gözüküyor. ... Konferanslardaki bitmek bilmez teknik tartışmalar aşılmalı ki yeniden politik olarak seferberliğe, karşılıklı güvenin garantisi olarak konferans sonrası değerlendirmelere ve tüm düzeylerdeki aktörlerin tamamının faaliyetlerine odaklanılabilsin. Bu konferansların aralığı ve formatı, gerçekle bağı kalmamış sıkıcı konferans dizilerine mahkum olmamak için artık gözden geçirilmeli. Konferanslar, 2015 yılında Paris'te çizilen yola çıkmamızda vazgeçilmez bir rol oynayacak şekilde kurgulanmalı.”
Eski yasaların tozunu alın
Paris'teki katılımcılardan Solar Impulse Vakfı Başkanı Bertrand Piccard, Le Temps için kaleme aldığı yazıda daha katı çevre koruma yasalarının gerekli ve mümkün olduğunu söylüyor:
“Sanayi, enerji, ulaştırma, tarım ve inşaat alanlarında, hem çevreyi koruyabilecek hem de varlık ve istihdam sağlayabilecek yüzlerce çözüm var. Ancak bunların hayata geçirilebilmesi için siyasi düzlemde çok daha ihtiraslı çevre normlarına karar verilmesine ihtiyaç duyuyoruz. ... Sorunumuz da bu: Yasal çerçevemiz hala eski ve verimsiz teknolojilere dayalı ve çevreyi kirletenlere, bu davranışlarının yasalarla son derece uyumlu olduğunu iddia edebilmelerini sağlıyor. İlerleyebilmek için toplumsal baskı, sakinleştirici çözümler ve iddialı yasal düzenlemelerin birbirleriyle uyumlu hale getirilmesi gerekiyor. ... Başarısız olmanın hayal kırıklığı umarız bizi bu yola sokar.”
Dünya gözünü açtı
Kimse elini kucağına koyup bekleme lüksüne sahip değil, diyor Helsingin Sanomat:
“Eylül ayında Çin BM Genel Kurulu'na, 2060 yılına kadar iklim nötr olacağı açıklamasıyla gündeme oturmuştu. Son beş yıl içinde küresel iklim politikalarında görülen dönüşüm bu açıklamayla doruk noktasını yaşadı. Dünyanın birçok yerinde iklim değişikliğinin boyutları ve maliyetleri anlaşıldı ve iklim değişikliği önlemleri artık ekonomi, teknoloji, enerji ve konjonktür politikasının ayrılmaz bir parçası haline geldi. ... Çin, iklim politikası konusunda yepyeni bir özgüven kazanmış halde. Başta ABD olmak üzere diğer ülkeler, Çin'in 2060'a kadar iklim nötr olma kararı karşısında şaşırdı. 'Nasılsa Çin bir şey yapmıyor, biz de yapmayalım' argümanı böylece temelsiz kaldı.”