Rusya Ulusal Muhafızları, Lukaşenka'yı destekliyor
Belarus Devlet Başkanı Lukaşenka, Rusya Ulusal Muhafızları'nın desteğinden emin. İçişleri Bakanlığı, cuma günü şimdilik eğitim ve ortak tatbikatlar yapılmasını kapsayan bir işbirliği anlaşması yapıldığını açıkladı. Bu anlaşma Belarus'taki siyasi durum hakkında ne ifade ediyor? AB buna tepki vermeli mi?
Bahisler kapandı!
LRT için yazan siyaset bilimci Gintautas Mažeikis'e göre, Belarus'taki yaşanan kilitlenmeyi Rus Ulusal Muhafız birlikleri de çözemeyecek:
“Bu anlaşma bizlere gösterdi ki, Lukaşenka'nın korkusu her geçen gün daha da artıyor, baskı araçları yorgun düşmüş durumda ve ilave desteğe ihtiyaç duyuyor. Yorgun olan bir başka kesim de gerek Minsk gerekse Litvanya ve Polonya'daki muhalifler. Her iki taraf da kısa sürede zafer kazanılmayacağının farkında. Muhalefetin eylemleri, bir halk ayaklanması niteliğini yitirdi ve gittikçe daha çok rutin bir işe benzemeye başlıyor. Aynı zamanda Lukaşenka da baskı mekanizmalarına daha az güvenebiliyor artık, zira her gün sızdırılan bilgilere yenileri ekleniyor. Öte yandan ekonomi, yabancı ülkeler, tutuklu ve gardiyanlar, medya organları da yorgunluk belirtileri göstermekte. ... Artık, iki tarafın da birbirini kullandığı bir çift başlılığın oluştuğu söylenebilir.”
Öylece durup bakmamalı
Tages-Anzeiger, AB'yi, Lukaşenka'ya fazla yumuşak davranmakla suçluyor:
“Brüksel tereddütle de olsa nihayet birkaç yaptırıma karar verebildi. Öncelikle Moskova'yı kızdırmamak isteniyordu. ... Kremlin yönetimi epeyce bir süredir Batı'yı Beyaz Rusya'nın içişlerine karışmakla itham ederken, bir yandan Lukaşenka'nın iktidar süresini uzatmak için çaba gösteriyor. Beyaz Rusların kendi sorunlarını kendilerinin çözmesi yönündeki eskimiş görüş, geçerliğini yitirdi. AB daha kararlı davranabilir, Lukaşenka'yı kollayan şirket ve kişilere daha büyük bir kararlılıkla yaptırım uygulayabilir. Daha fazla sayıda insan hakları temsilcisi ve sivil toplum gruplarını destekleyebilir, muhaliflere kimin tarafında durduğunu daha açık şekilde gösterebilir. Felç eden güçsüzlük duygusunun gerek Minsk'teki kulislerde gerekse Brüksel'de yerleşmesi engellenmeli.”