Roma'daki G20 zirvesi neler getirdi?
Dünyanın en büyük 20 sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkesi, geçtiğimiz hafta sonu Roma'da buluşup küresel asgari kurumlar vergisi konusunda ortak bir çizgide anlaşmaya vardı. Her ne kadar zirvede iklim korumayla ilgili sadece hedefler konmuş, somut önlemler görüşülmemiş olsa da yorumcuların bir kısmı, uluslararası diplomaside önemli atılımlar kaydedildiğini düşünüyor.
Çin ve Rusya uzaklardan mesaj gönderiyor
En büyük iki kirletici ülkenin desteği olmadan iklim değişikliğiyle mücadele zor olacaktır, diyor Aargauer Zeitung:
“Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, G20 zirvesine gelme zahmetinde bile bulunmadı. ... Dünya CO2 salımlarının yüzde 27,9'una sebep olan Çin, en çok sera gazı emsiyonuna sahip ülkeler sıralamasında açık ara önde. Rusya'ysa dünyanın en büyük doğalgaz ve petrol üreticilerinden. Zirveye katılmayan iki ülke, Roma ve Glasgow'da olmamalarına rağmen ... açık bir mesaj göndermiş oldu: Bilhassa Rusya'da hala korkunç şekilde süregelen ve ekonomik toparlanmayı tehlikeye atan pandemi nedeniyle, gelişmekte olan ülkeler, enerji dönüşümünün beraberinde getirdiği yüksek maliyetleri sırtlanamayabilir.”
Trump'la bu bile mümkün olmazdı
Handelsblatt gelişmeleri iki farklı açıdan değerlendiriyor:
“Çin'in ya da Rusya'nın 2060 yılı olarak belirlenmiş iklim nötr hedeflerini, AB'nin arzuladığı 2050 yılına çekecekleri beklentisinin fazlasıyla iyimser olduğu anlaşıldı. Bu yüzdendir ki, G20 kapanış bildirisinde hedef olarak 'yüzyılın ortası civarı' gösterildi. Böyle bir ifade, herkesin üzerinde mutabık kalabileceği kadar muğlak. Elbette daha farklı bir sonuç çıkması istenirdi. Ama daha kısa bir süre öncesine kadar G20 zirvelerine ABD başkanı olarak Donald Trump katılıyordu ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunun ortak bildiride yer alıp almayacağı bile belirsizdi. Bununla kıyaslandığında, Roma'dan gelen işaretler son derece iddialı görünüyor.”
Biden'ın Avrupa'ya dönüşü
ABD başkanı, bu buluşmada bir anlamda kaybettiği toprakları geri kazandı, diyor Corriere della Sera:
“Joe Biden, AB ile aralarındaki ticaret çatışmasını, 24 saat gibi kısa sürede çözmeyi başardı. Kendisiyle Macron arasındaki çalkantılı ortamı sakinleştirdi, Erdoğan'ı yeniden sürece dahil etti ve Birleşik Krallık, Almanya ve Fransa'yla İran konusunda ortak bir strateji oluşturdu. ... Uluslararası sahnede yaşanan korkunç yaz aylarının ardından Beyaz Saray'ın patronu Avrupa'ya geri dönmüş oldu.”
ABD ile Türkiye yeniden iletişim halinde
G20 zirvesi sırasında Biden ile Erdoğan bir görüşme yaptılar. Karar gazetesi bu buluşmayı, zorunlu bir yeniden yakınlaşmanın ilk temkinli adımı olarak yorumluyor:
“İki ülke de önemli. Hem önemli hem müttefik.Bunun altını çizersiniz. Ticaret hacmimizin artmasını temenni edersiniz. Herhangi bir önemli sorun çözülür mü? ... Türkiye S-400’leri böyle bir görüşmeyle çöpe atamaz. ... ABD YPG’den bugünden yarına vazgeçemez. Türkiye de YPG’yi kabul edemez. ... ‘Çözmek’ değil. Bir kazaya belaya yol açmadan ‘yönetmek’. ABD’yle ilişki durumumuz bu.”