Denizaltı savaşında AB Paris'in yanında
AB, Avustralya ve ABD ile olan anlaşmazlıkta Fransa'ya destek sözü verdi. Avustralya hükümeti yeni AUKUS Paktı çerçevesinde, Fransa'yla yaptığı 56 milyarlık denizaltı satış sözleşmesini iptal etti, şimdi ABD'den nükleer denizaltı satın almayı planlıyor. AB'ye göre kabul edilemez bir tavır. Köşe yazarları ağırlıklı olarak durumu abartmamayı tavsiye ediyor.
Dostluk, bozulan anlaşmadan daha önemli
Les Echos soğukkanlı kalmayı öneriyor:
“Denizaltı krizinde en çok şaşırtan konu, Fransa ile ABD'nin 250 yılı aşkın süredir müttefik olmasıydı. ... İkinci bir sürpriz ise, bu krizin, skandal ve kışkırtıcı açıklamalarına alışık olduğumuz Donald Trump'ın halefi Başkan Joe Biden'ın göreve gelmesinden sekiz ay sonra çıkması. Yeni başkan, geleneksel müttefikleriyle samimi ve istikrarlı ilişkiler istediğini söylemiyor muydu hep? Şimdi hepimiz sakinleşmeliyiz, çünkü Fransa-Amerika dostluğu birkaç denizaltıdan çok daha kıymetli.”
Macron'un şimdi AB'ye ihtiyacı var
Dagens Nyheter, bu konunun iç politikada Emmanuel Macron'un başını ağrıtacağını söylüyor:
“Gelecek yılki başkanlık seçimlerinde, Marine Le Pen (ve belki de ondan daha radikal sağcı olan Éric Zemmour) Fransa'nın süper güç olduğu eski günleri hatırlatacak ve dış politikada çok önemli değişiklikler vaat edecekler. [Le Pen] şimdiden Macron'u konuyu tamamen yanlış değerlendirmekle suçluyor. ... Bu yüzden AB'nin desteği Macron için önemli. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı'nın ABD'ye boyun eğmiş ya da çaresizce yalnızlaşmış bir görüntü verme lüksü yok. Son krizler, Macron'un söylediği gibi, AB'nin, ABD'nin yardımı olmadan da kendini savunabileceği bir orduya ihtiyaç olduğu inancını pekiştirdi.”
Brüksel neden konuya karışıyor ki?
Spectator, AB bu anlaşmazlığa karışmamalı, diyor:
“AB, ne bir hisse senedi satışı fiyaskoyla sonuçlandı diye Deutsche Bank'ın, ne de bir sipariş iptal edildi diye Mercedes'in yardımına koşuyor. ... Ekonomi dünyasında bunlar olağandır. ... Normalde bu tür gelişmeler ağır bir diplomatik krize neden olmaz. Şu bir gerçek: AB şu anda kendini rezil ediyor. Serbest ve açık rekabete inanan, kurallara dayalı bir örgütlenme olmak isteyen AB kendini şimdi Fransa'nın sanayi politikalarının uzantısı haline getiriyor. ... Bir Fransız silah şirketine destek olmak için Avustralya ile bir ticaret anlaşması hakkındaki müzakerelerin kesilmesi Polonya'nın, İspanya'nın ya da Çekya'nın ne işine yarar ki?”
İddialar ve gerçekler örtüşmüyor
Avrupa Parlamentosu milletvekili Arnaud Danjean (Avrupa Halk Partisi) Le Figaro'da yayınlanan yazısında, Fransa'nın, teknolojide geri kaldığını gösteren tatsız gerçekle yüzleşmesi gerektiğini söylüyor:
“Öfkemiz ve saygısız müttefiklerimize karşı yükümlülüklerimizin yeniden ele alınması, dönüp kendimize bakmamızı engellememeli. Sadece bu diplomatik-endüstriyel felaketin nedenlerini değil, Fransa'ya özgü bir özelliği de düşünmeliyiz: Bütün uluslararası meselelerde ısrarla dile getirilen hırslarımız ve taleplerimiz ile bu hırslarımızın gereğini yapmakta yetersiz kalan elimizdeki olanaklar arasındaki derin uçurum.”
Fransa da AUKUS'a katılmalı
Deník'in yorumu:
“Avustralya'nın Fransa'dan değil Amerika'dan denizaltı alması bir ihanet değil. ABD'nin nükleer denizaltıları Fransa'nın konvansiyonel denizaltılarından teknik olarak çok farklı. Fransa, şu anda yaptığı gibi isyan etmektense ABD, Avustralya ve Büyük Britanya'nın askeri ittifakına nasıl katılacağına kafa yormalı. Çin'in genişlemesi karşısında Pasifik'teki denizaşırı bölgelerini savunmaktan başka şansı yok Fransa'nın. Batılı demokrasiler Pekin'in Pasifik Okyanusu'nu kontrol etme çabalarına karşı durmak istiyorlarsa birleşmek zorundalar.”