Macron Körfez ülkelerinde pazarlık turunda
Emmanuel Macron, Körfez ülkelerine yaptığı ziyarette Birleşik Arap Emirlikleri'ne 80 adet Rafale savaş uçağı satış anlaşmasını imzaladı. Ayrıca, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilişkilendirilmesinden bu yana Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'ı ziyaret eden ilk Batılı devlet başkanı oldu. Yorumcular türlü gerekçelerle gördüklerinden memnun değil.
Paris otoriter rejimlerin silahlanmasını destekliyor
Mediapart, Macron’un iş dünyası için tüm ilkelerinden vazgeçtiği eleştirisinde bulunuyor:
“Körfez'de, MbS gibi elleri dolu ama kanlı bir Veliaht Prens ile ilişkiler geliştirmek ya da 80 Rafale savaş uçağı satın alan başka bir Veliaht Prens Muhammed bin Zayed ('MbZ') ile ittifak kurmak uğruna tutsak muhaliflerin kaderine göz yummaya hazır olduğunu gösteriyor. … Macron'un danışmanlarına göre, terörle mücadele bu turda istikrar ve bölgesel güvenliğin önünde "birinci öncelik". ... Ancak terörle mücadelenin, tıpkı Mısır'da olduğu gibi Körfez bölgesindeki otoriter rejimler tarafından da aslen Fransa'nın yardımıyla kendi halklarına karşı silahlanmak ve bölgedeki stratejik emelleri doğrultusunda ilerlemek için bir bahane olarak kullanıldığı çok açık.”
Kaşıkçı yasağını deldi
Der Standard, Macron'un Suudi Arabistan'da da ekonomik çıkarlar peşinde koştuğu gözleminde bulunuyor:
“Macron, MbS [Veliaht Prens Muhammed bin Salman Al Saud] ile uzun bir tokalaşmayla başlayan görüşmesini savundu. Suudi Arabistan ile diyaloğun gerekliliğinde şüphe olmadığını, ama bunun Kaşıkçı'nın unutulduğu anlamına da gelmediğini belirtti. Macron, MbS ile tabuları bir kenara bırakarak ve ayrıca insan hakları sorunlarını da ele alarak konuştu. Öte yandan, Macron'un Fransa'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden birkaç ay önce yaptığı ziyaret ekonomik çıkarlara da hizmet etti. Suudi Arabistan'da, Suudi Arabistan Askeri Endüstrileri ile Airbus ve [uçak parçaları üreticisi] Figeac Aero arasında ortak bir girişim kurulduğu duyuruldu ve devlete ait petrol şirketi Aramco ile de beş yeni sözleşme yapıldı.”
Fransa parıldarken Avrupa tam bir düş kırıklığı
Les Echos yorumcusu David Barroux tamamen başka bir eleştiri getiriyor:
“Eski Kıta, Amerikalılara tamamen bağımlı olmamak için silah endüstrisinde güçlerini birleştirmeli ya da en azından ürünleri uluslararası alanda kendini kanıtlamış üreticileri ödüllendirmeli. ... Savunma söz konusu olduğunda Avrupa, birbirini ayağından hatta sırtından vuran aktörlerden oluşan bir yapboz gibi. On yıllardır endüstriyel güçlerimizi birleştiremedik ve hâlâ [ABD'den] F-35 savaş uçağı ithal etmeyi tercih ediyoruz. Bölünmüşlüğümüz bizi zayıflatıyor ve rakiplerimizi güçlendiriyor.”