Faiz yine artırılmadı: Avrupa Merkez Bankası hesap hatası mı yapıyor?
ABD Merkez Bankası’nın (FED) aksine, Avrupa Merkez Bankası (ECB) şimdilik sıfır faiz politikasında ısrarcı. ECB Başkanı Christine Lagarde perşembe günü bir kez daha yüksek enflasyonun geçici bir fenomen olduğunu belirtti. ECB Yönetim Konseyi, Korona nedeniyle hayata geçirilen Pandemi Acil Varlık Alım Programı PEPP'in Mart 2022'de sonlandırılacağını duyurdu. Yorumcularda kuşku ağır basıyor.
Tehlikeli oyun
ECB’nin, enflasyonun tam olarak neden yükseldiğini bile bilmediğinden endişeleniyor Les Echos:
“Kimileri, yaşananlarda kilit faktörün enerji olduğuna inanıyor. ... Diğerleri daha ziyade yapısal faktörlere işaret ediyor: Milyonlarca çalışanın işgücü piyasasından çıkarılması, çalışan nüfusun dünyanın her yerinde azalması, enerji dönüşümü nedeniyle enerji fiyatlarının sürekli artması. ECB durumu idrak etmeye çalışırken asılında zamana oynuyor. Bu gevşek politikayı kısa bir süre daha devam ettirerek aşırı borçlu devletlerin ödeme güçlerini korumasını sağlayabilir. ... Ancak kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini Avrupalıların satın alma gücünün üzerine çıkarmak tehlikeli bir oyun.”
Bağımsızlık bir mitten ibaret
Die Presse, FED ve ECB’nin enflasyona böylesine farklı tepkiler vermesinin ancak bazı Avro Bölgesi ülkelerinin parasal endişeleriyle açıklanabileceğini üzüntüyle belirtiyor:
“Merkez Bankası’nın Avro Bölgesi ülkelerinin siyasi çıkarlarından ve gereksinimlerinden bağımsız olması, sadece kâğıt üzerinde geçerli. Aslında ekonomistler epeydir ECB’nin yalnızca resmi enflasyon hedefini kıstas almakla kalmayıp, daha ziyade pek çok Avro Bölgesi ülkesinin borç politikasını da mümkün olduğunca katlanılabilir hale getirmeye çalıştığını belirtiyor. ... Ucuz para politikası ne kadar uzun süre izlenirse, durdurulması o kadar zorlaşır.”
ECB kendi yolunda gitmeli
Handelsblatt, FED'in, ECB için neden iyi bir rol model olmadığını şöyle açıklıyor:
“Bunun birbiriyle yakından ilintili üç nedeni var. Birincisi, FED zaten ECB’den çok daha yüksek bir enflasyona müsaade etti. ... İkincisi, ABD yönetimi borçla finanse edilen büyük harcama programlarıyla ekonomiyi körükledi. ... Buna karşın, Avrupa’daki finans politikacıları çok daha çekingen davrandı. Üçüncü, belki de en önemli neden: ABD’de ücret-fiyat sarmalı, her iki faktörün de birbirini güçlendirmesiyle dönmeye çoktan başladı. Avro bölgesinde ise durum henüz böyle değil. … Üç nedeni birlikte ele aldığınızda, ECB’nin kendi yolunda gitmesi gerektiği ortaya çıkıyor - ki zaten öyle yapıyor.”
Yüksek faiz kaçınılmaz
Daily Telegraph, İngiltere Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 0,25’e yükseltmesini memnuniyetle karşılıyor:
“Haneler, işletmeler ve devletin kendisi, iktisadın kıt kaynaklar ilkesini unutmamalı. Neticede herkesin kendi imkanları dahilinde yaşaması gerekir. Hep daha ucuz para dönemi artık sona eriyor. Büyük Britanya ve dünyanın her yerindeki merkez bankaları, hızla yükselen fiyatları ve emlak piyasalarındaki aşırı kızışmayı önlemek için iktisadi durum ne olursa olsun faizleri yükseltmeye devam etmek zorunda kalacak. İngiltere Merkez Bankası, -geç de olsa- faizleri yükseltme sürecini başlatarak doğru olanı yaptı.”
Vaktinizi reformlara harcayın!
El Mundo, İspanya’nın İtalya’yı örnek alarak artık ekonomiyi yeniden yapılandırması gerektiğini düşünüyor:
“İspanya, salgından en çok etkilenen ve toparlanma sürecini en kötü geçiren Avro Bölgesi ekonomisi. ... Draghi yönetiminde iddialı bir reform planı başlatan İtalya’nın da aralarında olduğu diğer yüksek borçlu ülkeler, buna yanıt vermeye çoktan başladı. Ancak Sánchez koalisyonu, henüz gerçekten kapsamlı reformlar üzerinde uzlaşmadan harcamalara vurgu yapıyor: Brüksel’in beklentilerinin tersine, daha ziyade bir iş veya emeklilik reformu yapılması gerektiğini savunuyor. Çok kıymetli bir vakti kaybediyoruz. Kemer sıkma günlerine geri dönülürse, bunu kimse öngöremezdi diyemeyecek hükümet.”