Nüfus patlaması iklim krizini büyütüyor
Irish Examiner köşe yazarı John Vidal’a göre, dünyanın pek çok bölgesinde nüfus artışını önlemek için daha fazla şey yapılması gerekiyor:
“70 yıl içinde dünya üzerinde birkaç milyar daha fazla insan olursa, doğal kaynaklar daha kıt hale gelecek ve daha fazla emisyon üretilecek. Bu gerçeğe rağmen, nüfus patlaması meselesi dünya liderleri tarafından her zamanki gibi görmezden geliniyor, savuşturuluyor ya da yalanlanıyor. ... Zenginlerin davranışlarını değiştirmesi elbette şart. Fakat iklim değişikliğinin nedeninin tüketime indirgenmesi, kendi nüfuslarını azaltmaya çalışmak zorunda kalmamak için pek çok ülkenin bahanesi haline geldi.”
Açlığın nedeni haksız paylaşım
Jutarnji list’e göre dünyada iki milyar insana yetecek kadar gıda var:
“Kaynakları yenilediğimizden daha hızlı tüketiyoruz. Ancak sekiz milyar insandan 800 milyonunun açlık çekmesinin (yaklaşık yüzde 13’ü aşırı kiloluyken) nedeni bu değil. On iki milyar insana yetecek kadar gıda üretiyoruz. Sorun üretim değil, kapitalizmde işlediği şekliyle paylaşım. Gıda olmadığı için değil, onlara erişemeyecek kadar fakir oldukları için açlıktan ölüyor insanlar. Ya da tohum satın alamadıkları, yağmur yağmadığında sulama yapamadıkları için. Biz ise diyabet olacak ve damarlarımız sertleşecek kadar fazla yemekten ölüyoruz.”
Her bir yeni dünyalının aramızda yeri var
Asıl sorun nüfus artışı değil, diyor Die Presse:
“Sürdürülebilir ve yenilenebilir kaynaklara dayalı enerji tedariki hayli mümkün. Bunun için gereken teknolojilerin pek çoğu zaten mevcut, bunlara önümüzdeki yıllarda başkaları da eklenecek. ... Elbette bu geçiş sürecindeki zorluklar büyük. Ancak Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da başarılı olunursa, bu başarı hızla büyüyen Asya ve Afrika ülkelerine de yansıyacak. Dolayısıyla, orta vadede asıl sorun muhtemelen giderek daha fazla sayıda toplumun yaşlanması olacak. İşte tam da bu yüzden, sekiz milyarıncı dünyalıyı aramızda görebildiğimiz için memnuniyet duymalıyız.”
Aşırı nüfus yalnızca bölgesel bir risk
Küresel bir nüfus patlamasından söz edilemeyecek olmasına rağmen Pravda endişeli:
“1950'de dünya genelinde her kadına ortalama beş çocuk düşerken, 1995'te bu sayı üç, bugün ise yaklaşık 2,3 çocuk oldu. 2050 yılına kadar da 2,1 çocuğa düşeceği tahmin ediliyor. ... Dünya genelinde aşırı nüfus riski olmamasına rağmen, gezegenimizin artan insan sayısını kaldırıp kaldıramayacağı belirsiz; zira bölgesel düzeyde bir aşırı nüfus riski sürüyor. Örneğin, yalnızca Afrika kıtasında insan sayısı artmaya devam edecek gibi gözüküyor.”