İsrail'de yeni hükümete karşı protestolar
Hafta sonu Tel Aviv’de binlerce kişi, İsrail’deki yeni hükümetin politikalarına karşı sokaklara döküldü. Göstericilerin öfkesinin odağında, Yüksek Mahkeme’nin anayasaya aykırı gördüğü yasaların bile kabul edilmesini sağlamaya yönelik planlar var. İsrail-Filistin çatışmasına yönelik girişimler de eleştiriyle karşılanıyor. Yorumcular bunun nedenlerini ve verilmesi gereken yanıtları tartışıyor.
Seyirci kalmayın
Batı atılan her adıma rıza göstermemeli, diye uyarıyor Berlingske:
“İsrail’de, Filistinliler ve komşu Arap ülkeleriyle yeni çatışmaları kışkırtma niyetinde oldukları açıkça görülen partilerin katılımıyla ülke tarihindeki en aşırıcı hükümet kuruldu. ... Seçmen iradesini ve Netanyahu’nun şartların el verdiği bir hükümeti kurduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Ancak gelişmeleri yakından takip etmemiz ve hükümeti gerçekte yaptıklarına göre değerlendirmemiz şart ve şimdilik işler pek de iyi gitmiyor. ... Batı [bölgede] barışın sağlanması için güçlü bir irade gösteriyor. Netanyahu ise kurduğu koalisyonuyla bu çabalara karşı çıkıyor. Buna hiç ses çıkarmayıp rıza göstermek doğru olmaz.”
Beklenen bir sağa kayma
Upsala Nya Tidning, İsrail'in yeni kurulan hükümetten sonra farklı bir ülke haline geldiği tespitinde bulunuyor:
“İsrail'in siyasi yönelimi, büyük ölçüde demografik değişimin sonucudur. Yahudilerin, örneğin Rusya'dan ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinden göçü, başlı başına bir sağa kaymaya ve Filistin meselesine ilişkin hoşgörünün giderek azalmasına yol açıyor. Aynı durum sayıları hızla artan ultra Ortodoks Yahudiler için de geçerli, zira bu ailelerde 10-15 çocuk yapılması alışılmadık bir şey değil. Ülkenin nereye gideceğine dair net bir şey söylemek zor. ... Ancak yıllarca İşçi Partisi, kibbutzlar ve uluslararasılaşmayla karakterize edilen İsrail'den fersah fersah uzakta olduğu ortada.”