Hollanda'nın yeni başbakanı partisiz bir devlet görevlisi oldu
Hollanda’daki genel seçimlerin üzerinden yaklaşık altı ay geçtikten sonra, sağ popülist Geert Wilders (PVV) ve ortaklık yaptığı VVD, BBB ve NSC partileri, hükümet koalisyonlarına bir başbakan buldu: Adalet Bakanlığı’nın herhangi bir parti üyeliği bulunmayan genel sekreteri Dick Schoof. Kendisi daha önce, diğer görevlerinin yanı sıra istihbarat servisi ve göçmenlik dairesinde yöneticilik yapmıştı. Peki bu tercihten ne anlamak gerekir?
Riskli bir tercih
De Volkskrant, çiçeği burnunda bir siyasetçinin böylesine yüksek bir makama getirilmesini cesur ama aynı zamanda riskli buluyor:
“Siyasi çıkarları çatışan bir hükümeti bir arada tutmak, parlamentodaki sert tartışmaların üstesinden gelmek, uluslararası ittifaklar kurmak herkesin harcı değil. Siyasi deneyimi olmayan Schoof'un bunu yapıp yapamayacağı belirsizliğini koruyor. Dolayısıyla, Schoof tercihi biraz da risk teşkil ediyor. Merak uyandıran ve belki de Lahey'de yeni bir yönetim kültürünün müjdecisi olan bir risk, ancak şimdilik her şeyden önce bir risk.”
Doğru tercih ama meşruiyeti zayıf
Kusursuz değilse de memnuniyet verici, diyor De Telegraaf:
“Sürpriz Dick Schoof seçimiyle yeni koalisyon, PVV, VVD, NSC ve BBB ile uyum içinde çalışacak bir başbakan bulmuş oldu. Bu üst düzey yetkili, ülkemizin siyasetine ve güvenliğine yıllardır yönetici seviyesinde katkılarda bulunmakla kalmayıp, kişisel olarak da parti liderlerinin güvenini kazanmıştı. ... Ama yine de bazı sorunlu yanlar var; nihayetinde kimse Schoof’a oy veremedi ve dolayısıyla da bu karar, ülkeyi yönetmek gibi önemli bir işlev açısından antidemokratik bir izlenim, ağızlarda da bayat bir tat bırakıyor.”