Ukrayna'ya yönelik büyük Rus taarruzunun bininci günü
Ukrayna, 24 Şubat 2022'de başlayan büyük Rus işgaline karşı 1.000 gündür kendini savunuyor. Kiev'in en güçlü müttefiki ABD'nin yeni başkanının Ukrayna politikasının geleceği hakkında karar vermesine iki ay kala, Rusya bir kez daha tüm ülkeye yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Avrupa basını şimdiye değin yaşananlara endişeyle bakarken, gelecekteki olası senaryoları irdelemeyi sürdürüyor.
Bitmeyen bir kâbus gibi
Corriere del Ticino, Moskova ile Batı’nın hatalı varsayımlarına dikkat çekiyor:
“Her şey güya sadece bir ya da hiç olmadı üç gün içinde bitecekti. Vladimir Putin, nihai zaferi kazanarak muzaffer ve kararlı bir edayla Kiev’e girme planları yapıyordu. Ani bir baskınla. Ama öyle olmadı. … Savaş 1.000 gündür sürüyor. Resmi olmayan rakamlara göre yaklaşık 300 bin insan öldü, bir milyona yakını da yaralandı ve kayboldu. ... 24 Şubat 2022’ye dönüp bakınca, Rus tanklarının Ukrayna’nın başkentini hedef aldığı görüntüler hâlâ zihinlerde. Tehdit önceki günlerde de vardı ama gerçekleşir sanılmıyordu. Kimse bunu kabullenmek istemiyordu. Ama sonra kâbus gerçek oldu.”
Dünya savaşının eşiğindeyiz
Népszava, yangının büyümesi tehlikesinin yeni olmadığını vurguluyor:
“Devlet Başkanı Putin’in ‘özel askeri operasyon’ ilan ettiği ve Rus birliklerinin bağımsız Ukrayna’nın sınırlarını geçtiği 24 Şubat 2022’nin sabah saatlerinden bu yana dünya savaşının eşiğinde bulunuyoruz. Putin bu savaşı başından beri Belarus’un yardımıyla yürütürken, geçen süre zarfında İran’dan silahlar geldi ve şimdi de üçüncü bir taraf olarak Kuzey Kore de savaşa dahil oldu. Artık gerçekten de yeni bir safhadayız, ama bunun sebebi [Rusya’daki hedeflere karşı] ABD füzelerinin kullanılmasına izin verilmesi değil, Kuzey Kore birliklerinin Ukrayna’daki cephe hattına konuşlandırılması.”
Rusya'yı bu şekilde durduramazsınız
Dagens Nyheter, yeterince destek vermediğinden ötürü Batı’yı eleştiriyor:
“Bir yandan Zelenskiy’e gerektiği müddetçe kendisini destekleyeceğimizi söylerken, öte yandan onu elleri arkadan bağlı savaşmak zorunda bıraktık. ... Şansölye Olaf Scholz, cuma günü Putin’i arayıp gerilimi düşürmeye çağırdı. Kremlin’in buna yanıtı, hafta sonu savaş başladığından bu yana evlere ve sivil altyapıya yönelik en kapsamlı bombardımanlardan birini gerçekleştirmek oldu. Putin’in zayıflık addettiği şeye verdiği yanıt buydu. Avrupa bunu anlamazsa, yitirilen salt Ukrayna olmayacak. 1.000 gün sonra Rus birlikleri belki de başka bir Avrupa ülkesinin sınırında toplaşacak.”
Ukraynalılara güvenilir garantiler verilmeli
Wojciech Pięciak, Tygodnik Powszechny'de Ukraynalıların bir ruh hali değişikliği içinde olduğunu düşündüğünü yazıyor:
“Ukraynalı dostlarla yapılan görüşmelere dayanarak, müzakereler sonucunda Ukrayna'nın bağımsızlığını ve kendi yolunu seçme hakkını garanti altına alması durumunda, halkın çoğunluğunun ülkenin 2014'ten beri Rusya'nın kontrolünde olan topraklarının beşte birini kaybetmeyi dahi kabul edebileceği düşünülebilir. Ancak bu garantilerin inandırıcı olması, örneğin sınır hattında Batılı askerlerin konuşlanması gibi somut güvencelerle desteklenmesi şart.”
Avrupa sözlerini eyleme dönüştürmeli
La Stampa, Ukrayna için bir fırsat doğduğu görüşünde:
“Soğuk Savaş esnasıda Finlandiya'nın bulduğu çözüm şuydu: NATO'ya girmeden, 'Avrupa'nın' ve AB'nin bir parçası olmak. Bu iki şartla mümkün: Ukrayna askeri bakımdan direnmeli ve NATO perspektifi ortadan kalkarsa, AB perspektifi devam etmeli. Her iki koşul da Avrupalıları ilgilendiriyor. Özellikle ikinci şart, Ukrayna'nın AB adaylık sürecinin ciddiyetle sürdürülmesini ve Türkiye gibi bir senaryoya dönüşmemesini gerektiriyor. ... Avrupa Ukrayna'yı desteklemekten yorulmayacağını sözlerle değil eylemlerle gösterirse, Putin'in planı yine de boşa çıkabilir.”
Washington'a bel bağlamamalı
Delfi’ye göre riskte olan yalnızca Ukrayna değil:
“Ukrayna’ya (Çekoslovakya’nın Hitler Almanyası’nın isteği doğrultusunda [1938 Münih Anlaşması ile] bölünmesine benzer şekilde) ‘çağımızın barışı’ dayatılırsa, Rusya’nın iştahı iyice kabarır. ... Trump cephesi NATO’yu pek ciddiye almayacak gözüküyor. ... Baltık devletlerinin de Rusya’nın siyasi baskısı, hibrit savaşlar ve hatta gerçek savaşlarla tehdit edileceği ve bitap düşen NATO’nun ABD olmadan Moskova’yı caydıramayacağı bir an gelecek. Peki neye bel bağlamalı? Trump ve Washington’a değil, Kiev’in yakın gelecekte nükleer silah geliştirme becerisine ve NATO üyesi Avrupalı devletlerin Rusya’yı caydırmak ve eldeki tüm imkânlarla ona karşı koymak için hızla silahlanmasına.”