Polonya: Özel medya kuruluşları devlet korumasına alındı

Başbakan Donald Tusk yönetimindeki Polonya hükümeti, ülkenin en büyük iki özel medya kuruluşu Polsat ve TVN’yi stratejik şirketler listesine ekledi. Dolayısıyla iki şirket de özel koruma altına girdiler. Bu hamleyle, şirketlerin hukukun üstünlüğüne aykırı yollarla ele geçirilmesinin önlenmesi amaçlıyor. Yorumcular, basın özgürlüğüne yönelik tehditlerin nereden geleceğinin belli olmadığına dikkat çekiyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Lrytas (LT) /

Bir denge oyunu

Düşünce kuruluşu Visegrad Insight'ın kıdemli araştırmacısı Jessica Moss, Lrytas'ta şöyle yazıyor:

“Böylesi bir girişimin başarısı, ulusal güvenlik ile medya özgürlüğünün uyum ve dengesiyle ilişkilidir. Bundan böyle Polonya hükümeti, bu şirketlerin satışını onaylama veya engelleme yetkisini elinde bulunduruyor. ... Bu, bir yanıyla medyayı yabancı etkilerden korumak için bir emsal oluşturabilir. Diğer yandan, önceki yetki suistimallerinin tekrarlanması mevcut bölünmeleri daha da derinleştirebilir ve kötü niyetli yabancı ya da yerli aktörler tarafından istismar edilebilecek bir güven boşluğu doğurabilir.”

Rzeczpospolita (PL) /

Özel zamanlarda özel tedbirler almak gerekir

Devlet medyayı yabancıların müdahalesine karşı korumalı, diyor Rzeczpospolita:

“İfade özgürlüğü önemli ve sistemin bekası için -gerekirse düzenlemelerle- korunmalı. Özellikle de her iki şirketin yalnızca televizyon grubu olmadığı günümüzde. Hem TVN hem de Polsat, internetteki görünürlükleri giderek artan multimedya içerik üreticileri. Ve her iki grup da sorunlar yaşıyor. TVN’nin satılması konusunda kararı ABD’li Warner Bros. Discovery grubu vermişti. Polsat Plus grubu borçlarla ve haleflik kriziyle boğuşuyor. Hibrit savaşlar çağında Polonya medyasının bu kilit aktörlerinden birinin şüpheli ellere geçmesi hiç iyi olmaz.”

wPolityce.pl (PL) /

Tusk kendi kanalını savunuyor

Muhalefetteki PiS’e yakın çevrimiçi portal wPolityce.pl, hükümetin TVN’yi sadık destekçisi olarak tutmak istemesini eleştiriyor:

“Donald Tusk’un partisi aynı umutları besliyor, benzer ilkelere bağlı (ya da bunların yokluğunu meşrulaştırıyor), aynı ideolojik zırvaları paylaşıyor ve hatta [kanalla] aynı estetiğe sahip. ... Donald Tusk TVN’yi olduğu gibi savunmak ve korumak zorunda, çünkü partisi bu kanalla DNA’ları birbirine geçmiş kadar birlikte büyüdü.”