ABD devlet aygıtının tırpanlaması süreci nasıl işleyecek?
Donald Trump, Elon Musk’ı ABD devlet aygıtını daha verimli kılmakla görevlendirdi. Ekibine ABD yurttaşlarının gizli verilerine erişim sağlandı ve şimdiden 40 binin üzerinde kamu görevlisinin işine son verildiği tahmin ediliyor. Hedef, devlet harcamalarını iki trilyon dolar azaltmak ve eşitlik politikaları gibi girişimlerin sebep olduğu iddia edilen savurganlığa son vermek.
Bir kodamanın gayriresmi polis gücü
El País, Musk’ın başında olduğu Hükümet Verimliliği Departmanı’nı kimin meşrulaştırdığı sorusuna yanıt arıyor:
“Demokrasiye karşı saldırının baş mimarı, daha bir parlamento denetiminden geçmeden başkan adına gayriresmi polis gücü gibi hareket eden bir heyet. Elon Musk’ın Hükümet Verimliliği Departmanı’ndan söz ediyoruz. ... Bu kodaman, ABD’nin hükümet kurumlarına ve bakanlıklarına kimseye aldırış etmeden burnunu sokuyor. ... Böyle bir dalga karşısında, AB tüm dünyaya asıl kudretinin ticari gücünün yanı sıra sosyal devlet ve hukukun üstünlüğünün savunulmasında yattığını hatırlatmak zorunda kalacak.”
Musk X'te ne yaptıysa burada da aynısını yapıyor
Público endişe duyuyor:
“'Önce Amerika' sloganı altında uluslararası kural ve kurumları zayıflatma çabasından bile daha korkutucu olan, Trump yönetiminin Amerikan demokrasisini yok etme hızıdır. Ne seçilmiş ne de Kongre tarafından yetkilendirilmiş Elon Musk’a, merkezi hükümeti parçalama yetkisi verildi ve o da bunu, X sosyal ağını satın aldığında çalışanların %80’ini işten çıkarırken gösterdiği 'kararlılıkla' uyguluyor. Kendini her şeyin sahibi olarak görüyor ve arkasına Trump’ın tam desteğini almış durumda.”
Devlet aygıtının büyümesinin önüne geçilmeli
The Times, Trump’ın devlet aygıtını daha sade ve verimli kılmak istemesinden memnun:
“Devlet aygıtlarının asli sorunu, önlerine geçilmediği sürece büyüme eğiliminde olmaları. Serbest rekabetin özel sektöre dayattığı disiplin, devlet için geçerli değil. Bir şirketin çalışan sayısı fazlalaşıp da verimliliği artmazsa, iflas etme riski doğar. Aynısı devlet kurumlarında yaşandığında, bir süre boyunca kimse buna aldırış etmez ve sorumlular da muhtemelen hesap vermeden çok önce görevlerinden ayrılmış olur.”
Macarların aşina olduğu şeyler
444'ün genel yayın yönetmeni Péter Uj, bir dejavu hissi yaşadığını söylüyor:
“Macar yurttaşlar son günlerde ABD haberlerinde, bağımsız olması gereken kurumları ele geçirme girişimleri ve karalama kampanyaları gibi pek çok tanıdık motifle karşılaştı. ... Bunun amacı inandırıcı olmak bile değil, hükümet destekçilerinin bu anlatıya inanması yeterli. Rakipler halihazırda korkutulmuş durumda ve yüksek sesli, saldırgan destekçiler ile propaganda makineleri bu korkuyu daha da pekiştiriyor. Saldırıya uğrayanlarsa kendilerini etkili bir şekilde savunamıyor. Davalar ancak aylar sonra görülüyor, belki yıllar sonra kazanılabiliyor, ancak o zamana değin her şey çoktan kaybedilmiş oluyor.”