Macron'un Trump ziyaretinden Avrupa için ne çıkar?

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD Başkanı Donald Trump’la Ukrayna meselesini görüşmek üzere pazartesi günü Washington’a gidecek. Macron, görüşme öncesinde Trump’ı Ukrayna’da barışı sağlamak için Avrupa’yla daha yakın işbirliği yapmaya ikna etme niyetinde olduğunu söyledi. Ayrıca, Kremlin’in şefi Vladimir Putin’in oyununa gelmemesi konusunda da kendisini uyarmak istediğini belirtti. Avrupa basını görüşmeyi değerlendiriyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Iswestija (RU) /

Ancak ateşkesten sonra işe yarar

Siyaset bilimci Sergey Shein, İzvestiya’da Macron’un Washington ziyaretini Trump’ın Ukrayna sorununun çözümünde AB’ye vereceği rolün işareti olarak görüyor:

“Bence Amerikalılar, AB’yi Ukrayna’nın çatışma sonrası kalkınması sürecinin önemli bir halkası olarak görüyor. Çünkü Trump’ın uğraşmak istemeyeceği bir konu bu. Ancak ‘anlaşmaya’ ve ateşkese varma sürecinde AB’yi kesinlikle fuzuli bir aktör görüyor. ABD Başkanı, müttefikleriyle yüksek sesle tartışmaktan ziyade -her ne kadar kendisini eleştirdiler diye onlara ders verme zevkini tatmış olsa bile- onlara harcadığı paraları kısmak istiyor.”

taz, die tageszeitung (DE) /

Artık güçlü bir AB ittifakına ihtiyaç var

Taz'a göre Macron'un yanına AB'den başka temsilciler almadan ABD'ye gitmesi kuşku uyandırıcı:

“Her ne kadar Trump AB kurumlarını ciddiye almasa da, Fransa ve müttefikleri kendi aralarında ortaklıklar kurmalı. Zira 27 AB üyesi ülkenin, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ve Rusya’ya yakınlaşan Slovakya Başbakanı Robert Fico ile ortak kararlar alması pek muhtemel değil. Macron, Baltık bölgesinin çıkarlarını da temsil eden Polonya Başbakanı Donald Tusk’u veya Ukrayna’nın en güçlü destekçilerinden biri olan Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb’u da yanında Washington’a götürse iyi ederdi. Güçlü bir ittifak görüntüsü, Avrupa'nın korkmadığını ve artık zayıflığını aştığını Washington’da Trump’a kanıtlardı.”

De Morgen (BE) /

Bir güç dengesi yaratılmalı

De Morgen güçlü bir Avrupa'dan yana olduğunu söylüyor:

“Müzakere masasına eşit şartlarda geri dönmenin tek yolu, güç dengesinin sağlanmasıdır. ... Bunu bize Soğuk Savaş öğretti. 1975’te Batı ve Doğu’nun rekabet halindeki 35 ülkesi, Avrupa’da güvenlik ve işbirliğini esas alan Helsinki Anlaşmalarını imzalayabilmişti. ... Dolayısıya, Rusya’nın Helsinki ruhuna uygun olarak Ukrayna için bir Avrupa gücü önerisini baştan 'kabul edilemez' ilan etmesi dar görüşlülüktür. Evet, bu kısa vadede sopamız olabilir ama aynı zamanda da bir havuç; zira her iki komşu çevrede de istikrar ancak güçlü bir Avrupa'yla sağlanabilir.”