Avusturya: Yeni hükümet göreve başladı
Avusturya'da birkaç başarısız müzakere turunun ardından, ilk kez üç partili bir koalisyon hükümeti yemin ederek göreve başladı. Yeni koalisyon hükümetinde muhafazakâr Christian Stocker (ÖVP) şansölye olurken, şansölye yardımcılığı koltuğunda SPÖ lideri Andreas Babler oturuyor. Liberal Neos partisinin lideri Beate Meinl-Reisinger ise dışişleri bakanlığı görevine getirildi. Yorumcular, koalisyonun uzun ömürlü olup olmayacağı konusunda şüphelerini dile getiriyor.
İletişim belirleyici unsur
Tages-Anzeiger, yeni hükümeti Almanya'daki koalisyonun düştüğü hataya düşmemesi konusunda uyarıyor:
“'Konuşmak insanları bir araya getirir.' … Aslında Muhafazakârlar, Sosyal Demokratlar ve liberal Neos’tan oluşan yeni üçlü koalisyon, bu ilkenin somut bir örneği. Hükümet programı sıkı bir iltica politikası gibi sağ fikirler ve uygun fiyatlı konutlar ve büyük şirketlerin vergilendirilmesi gibi sosyal demokrat taleplerin yanı sıra devlet yapılarının tasfiyesine yönelik liberal ve neoliberal yaklaşımları da içeriyor. … Almanya’da Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve FDP’den oluşan benzer heterojen hükümet koalisyonu geçtiğimiz yıl çökmüştü. Umalım da Avusturya’daki üç partili koalisyon da aynı akıbete uğramaz ve diyalog içinde kalıp bir arada durmayı sürdürür.”
Çıkara dayalı siyaset büyük tehlike
Kleine Zeitung, hükümetin başarıyla çalışmasının önündeki engellere işaret ediyor:
“Er ya da geç, ki tecrübeler bunun Avusturya’da daha erken gerçekleşme eğiliminde olduğunu gösteriyor, her üç partide kayırma mantığı yine ön plana çıkacaktır. Bu kaçınılmaz, çünkü kitle iletişim araçlarıyla beslenen bir demokraside siyasetin doğası bunu gerektiriyor. Uzlaşma ve konsensüs çağrıları, yerini kişisel çıkar arayışlarına bırakır - bu yöndeki baskı ise genelde kendi tabanlarından ya da rakip kanatlardan gelir. ... İşte o zaman devletin başına geçen üçlünün hamurunun siyaseten nasıl yoğrulduğu görülür. Mevzu şekillendirmeye gelince üçünün de çırak olduğu malum.”
Hükümet tıpkı Almanya'daki koalisyon gibi çökebilir
Taz’a göre pek yakında ilk ihtilaflar kopar:
“Tüm partiler ‘Avrupa’da daha büyük rol oynamak’ niyetindeler. Peki bu tam olarak ne anlama geliyor? … Göç ve entegrasyon konuları da anlaşmazlık çıkarabilir. ÖVP bu meselede FPÖ’ye yaklaştı ve artık hiç göçmen gelmemesini ve destek fonlarının iptal edilmesini istiyor. SPÖ ve Neos ise farklı fikirdeler. Ve tabii ki sosyal mevzular var. Katı solcu Andreas Babler liderliğindeki Sosyal Demokratlar, servet ve miras vergileri istedilerse de bunu kabul ettiremediler. Fakat zengin ve fakir arasındaki uçurum büyümeyi sürdürüyor. Hükümet yoluna devam mı edecek yoksa Almanya’daki koalisyon gibi çökecek mi, tüm bu konular gösterecek.”
Amatörler kaosla başa çıkabilecek mi?
Seznam Zprávy, yeni hükümetin uzun ömürlü olamayabileceği endişesini taşıyor:
“Bunun sebeplerinden biri, daha önce hiç bu kadar deneyimsiz bir siyasetçinin liderlik ettiği bir kabine kurulmamış olması. Avukat Christian Stocker (64) öncesinde 50 bin nüfuslu Wiener Neustadt belediyesinin başkan yardımcılığını yapmıştı. ... Altı yıl önce parlamentoya girdi ve ocak ayında da aslında tesadüfen partinin başına geçti. Şansölye yardımcısı Sosyal Demokrat Andreas Babler (52) ise hükümete girmeden evvel 20 bin nüfuslu Traiskirchen’in belediye başkanıydı. İki yıl önce kimse beklemezken Sosyal Demokratların lideri oldu. Viyana yakınlarındaki küçük yerlerden gelen bu iki isim, Avusturya siyasetinde yaşanan kaosu idare etmekte zorlanabilir.”
Seçmenin mesajı alındı
Salzburger Nachrichten olumlu bir değerlendirmede bulunuyor:
“211 sayfalık hükümet anlaşmasında yazanlar, Cumhurbaşkanı tarafından çağrısı yapılan ve biraz demodeleşen uzlaşı ruhuna hayli yakın. Üstelik herkeste memnuniyetsizlik yaratan bir uzlaşı da değil bu. Üç parti de tavizler vererek yapıcı davrandı. … Nesnel açıdan bütçe konsolidasyonu öncelikliyse de seçmenleri mesajlarının alındığına ikna edecek duygusal ve toplumsal açıdan en güçlü kaldıraç, etkili bir entegrasyon ve göç politikası olacak.”
Son fırsat
Dnevnik’e göre zor bir durumun üstesinden en iyi şekilde gelindi:
“Hükümet kurma çabaları karşılıksız kalsaydı, ülke anketlerin gösterdiği üzere seçim sonrasında desteğini iyice artıran FPÖ’ye daha fazla bağımlı hale gelecekti. Dolayısıyla, yeniden seçime gitmekten kaçınmak için partiler aralarındaki görüş farklılıklarını gidermek ve anlaşmaya varmak zorundaydılar. Şimdi iktidardaki koltuklarından, halkın çıkarları doğrultusunda çalışarak şişeden çıkan FPÖ cinini geri tıkmaya ve böylece insanlardaki hoşnutsuzluğu ortadan kaldırmaya çalışacaklar. Bu da tıpkı Almanya’daki gibi yerleşik partilerin aşırı sağın yükselişini durdurmaya yönelik son girişimi olabilir.”
FPÖ radikalleşmeyi sürdürecek
Deutschlandfunk'a göre rehavete kapılmak için pek neden bulunmuyor:
“Tüm partilerin, bilhassa da ÖVP'nin siyasi manevraları, Avusturya'da siyasete duyulan hayal kırıklığını daha da derinleştirdi. ... ÖVP, şimdiye kadarki en düşük anket sonuçlarını almış olmasına rağmen, muhtemelen şansölyeyi belirleyecek: Christian Stocker. Kendisi seçimlerde partinin birinci adayı değildi ve bu durum meşruiyetine dair soru işaretleri yaratıyor. FPÖ ise tam da bu noktayı hedef alarak daha da radikalleşmeye başladı. Muhtemelen giderek daha fazla komplo söylemlerine yönelecek ve Ulusal Konsey'deki en büyük parlamento grubu olarak elindeki imkânları ve sahneyi etkin şekilde kullanmayı bilecektir.”