Almanya: Düşmanlıklar ve tehditler

Almanya’da medya profesyonellerinin genelde iyi bir çalışma ortamı var. Ama gazeteciler özellikle aşırı sağ çevrelerde ya da “başına buyruk tipler” hakkında araştırma yaptıklarında düzenli olarak tehdit ve saldırılara maruz kalıyor. Kamu radyo-televizyon kurumları harçlarla finanse edilirken, giderek artan sayıda gazete ayakta kalma mücadelesi veriyor. Tam kadro bir yazı işlerine sahip gazete sayısı giderek azalıyor.

Almanya’da medya ve gazeteciler sürekli aşırı sağcıların saldırısına uğruyor. Spremberg’de yerleşik Lausitzer Rundschau’nun yazı işleri binası.
Almanya’da medya ve gazeteciler sürekli aşırı sağcıların saldırısına uğruyor. Spremberg’de yerleşik Lausitzer Rundschau’nun yazı işleri binası.
Almanya’da medya ve gazeteciler sürekli aşırı sağcıların saldırısına uğruyor. Spremberg’de yerleşik Lausitzer Rundschau’nun yazı işleri binası. Almanya, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün güncel basın özgürlüğü sıralamasında 13. sıradan 11. sıraya yükseldi. Buna gerekçe olarak, 2019 yılında gazetecilere karşı kanıtlanmış saldırıların 22’den 13’e inmesi ve bir önceki yıla oranla medya düşmanı sloganlar kullanan popülist sağ gösterilerin azalması gösteriliyor. Ancak gazetecilere karşı öncelikle aşırı sağ grupların sözel saldırıları ve yıldırma çabaları sorun olmaya devam ediyor.

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütüne göre, basın özgürlüğü açısından endişe yaratan bir diğer konu da Almanya Federal Haber Alma Servisi’ne (BND) yurtdışındaki yabancı gazetecileri izleme yetkisi tanıyan BND yasası başta gelmek üzere bazı yeni yasalar. BND yasasının yeniden düzenlenmiş haliyle de hâlâ yetersiz olması dolayısıyla, örgüt 2023 başında bir kez daha anayasaya aykırılık itirazında bulundu.

Güven parametreleri olarak haber teyidi ve diyalog

Almanya’da “yalancı basın” kavramı henüz 2014 yılında yılın en çirkin sözcüğü seçilmişti. Ukrayna savaşının patlak verdiği o günlerde çevrimiçi yorumlarda ve okur mektuplarında gazetecilere karşı saldırgan bir ruh hali gözlemleniyordu. 2015’teki sığınmacı krizi, 2017’de sağ popülist AfD’nin Federal Almanya Parlamentosu’na girmesi ve koronavirüs pandemisi, toplumun kimi kesimlerinde medyanın habercilik anlayışına yönelik eleştirilerin artmasına yol açtı.

Yapılan araştırmalara göre Almanların büyük kesimi medyayı hala inandırıcı olarak nitelendirirken birçok basın-yayın kuruluşunun yazı işleri, haberler için teyit uygulaması, gönüllü tekzipler ya da okuyucu ve izleyicilerle daha güçlü bir diyalog gibi uygulamalarla okuyucuların güvenini kazanma uğraşı veriyor. Medya çalışanları, internet üzerinde giderek büyüyen bir karşı-kamuoyuyla yüz yüze kalmış durumda.

Büyük harekat için işbirliği

İnternet Almanya’daki yazı işleri ofislerinde de uzun zamandır en önemli mecra haline geldi. Ama internette yaygın olan “ücretsiz” zihniyeti yüzünden gazete içeriklerinin finanse edilmesi yayınevleri ve gazeteciler için hala bir sorun. Pek çok medya kuruluşu ödeme duvarı (paywall) modelini uyguluyor ve basılı ve çevrimiçi yazı işleri birimlerini birleştiriyor. Kimi gazeteciler ve yazı işleri kurulları ise daha yaratıcı uygulamalarla, çoklu medya üretimi yapıyor, kitlesel fonlama yani crowdfunding stratejisini kullanıyor, kendi aralarında daha sıkı iletişim ağları kuruyor ve tek tek mecraları aşan ortak bir araştırma yürütüyorlar. Örneğin NDR ve WDR gibi devlet televizyonları ve Süddeutsche Zeitung’un kurduğu Araştırmacı Gazetecilik Birliği, Volkswagen egzos skandalı, Panama-Papers (2016), Paradise Papers (2017) ve Pandora Papers (2021) hakkında ortak haberler yayınladı.

Bu arada yayın kuruluşları, birleşmelerle ve yoğunlaşmayla hızla düşen gelirlerini dengelemeye çalıştığı için ülkenin kimi bölgelerinde basın sektöründe rekabet ortadan kalkıyor. Çok sayıda insan işten çıkarılıyor, farklı yazı işleri birleştiriliyor, farklı medya organlarında aynı haber yeniden değerlendiriliyor. 2022 yılında Almanya’da çoğunluğu özel sektöre ait 318 ulusal ve yerel gazete, 17 haftalık gazete ve 6 adet pazar günleri yayınlanan gazete vardı.

Almanya’da hem kamu hem de özel sektör radyo-televizyon yayıncılığı yapıyor; aylık harçlarla finanse edilen ve yayın kurulları tarafından denetlenen kamu radyo ve televizyonları, halkın temel bilgi ve eğlence gereksinimini karşılamakla sorumlu. Kamu yayıncılığı yapan radyo ve televizyon kurumlarının bütçesi, yıllık yaklaşık 8,4 milyar Avro düzeyinde. Bunların internet ve mobil terminal ekipmanlarındaki faaliyetleri, gazete yayıncıları tarafından yıllardır eleştirilmekte. Kaç tane metnin ve hangilerinin halk tarafından ödenen harçlarla ücretsiz olarak internete konacağı konusundaki ateşli tartışma ancak 2018 yılında sonlandı. İnternet yayıncılığını basın yayıncılığından farklılaştırmak için, devlet radyo televizyon kurumlarının da görüntü ve sese ağırlık vermesi planlanıyor. RBB’nin eski müdürü ve ARD’nin başındaki ismin karıştığı skandalın ardından, kamu yayıncılığı sisteminde köklü reform ihtiyacı bir kez daha tartışılır oldu.

Basın Özgürlüğü Endeksi (Sınır Tanımayan Gazeteciler): 21. sıra (2023)

Son güncelleme: Nisan 2023
Medya arama

euro|topics'te Almanya medyası

Medya arama