Bulgaristan siyasi krizin eşiğinde mi?
Bulgaristan'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefet adayı Rumen Radev'in zaferinin ardından Başbakan Boyko Borisov hükümetiyle birlikte istifa edeceğini bildirdi. Borisov'un AB dostu adayı, Rusya yanlısı Radev'e yenilmişti. Bulgaristan medyası başbakanın istifasının ülke için ne anlama geldiğini tartışıyor.
Borisov'un harikalar diyarı yıkıldı
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında Başbakan Borisov'un ayakları nihayet yere bastı, diyor Sega:
“Borisov dünyanın en güzel ve en ucuz otoyollarına sahip olduğumuz, kamu ihalalerinin temiz ve şeffaf yapıldığı ve rüşvet, kayırmacılık ve iktidar suistimali gibi sözcüklerin siyasetçilerimizin lugatında yer almadığı konusunda bizi her gün ikna etmeye çabalıyordu. ... Borisov harikalar diyarı böyle bir yerdi işte. Ama bizim dünyamız biraz daha farklı. Bizler yeni inşa edilmiş otoyollarda asfaltın dalgalandığını, bozulduğunu görüyoruz. AB teşvik paralarının anlamsız ve deli saçması projelere gömüldüğünü görüyoruz. Kimsenin spor yapmadığı köylere stadyumlar, yüzme havuzları inşa ediliyor, sonraysa bunları kimse kullanmıyor. Birkaç büyük holding herkesin gözü önünde milyarları kendi aralarında paylaşırken diğerleri kırıntılar için kavgaya tutuşuyor. ”
Paniğe gerek yok
24 Chasa'ya göre hükümetin çekilmesiyle ülkenin kaosa gömüleceği kaygısı yersiz:
“Siyasi bir kriz sözkonusu bile değil. Mevcut başkanımız görevini 22 Ocakta yeni devlet başkanına devredecek. Demokratik yollardan seçilmiş bir parlamentomuz ve istifa etmiş olmakla beraber geçiş hükümeti kurulana kadar devlet işlerini yürütecek bir hükümetimiz var. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz siyasi durumu olduğundan daha dramatik hale getirmenin anlamı yok. ... Böyle bir şey hem yurttaşlar arasında hem de yurtdışında, ülkede bir kaos yaşandığı yanlış izlenimini yaratabilir, üstelik bunun tam tersi geçerliyken: Anayasa çerçevesinde her şey plana göre işliyor, parti yöneticileri medeni bir davranış içinde, eski ve yeni cumhurbaşkanları dostane bir tavır içinde birlikte kameralara poz veriyor ve diyaloğa açık olduklarını ifade etmekten geri durmuyor. Peki tüm bunlar ışığında problem nerede?”