Mahkeme zihinlerdeki savaşa dur dedi
Avvenire'nin analizine göre, İsrail kamuoyunun asker Azaria kararına tepkisi, ülkeye savaşın damgasını vurduğunun göstergesi:
“Kamuoyunu eleştirip mahkum etmeden önce, İsrail'in her yerde, yurt içinde ve yurt dışında düşmanlarla çevrili olduğunu hatırlamak lazım. Bu düşmanların hedefi, yaşına, cinsiyetine, nerede olduğuna, ne yaptığına bakmadan her gün bir Yahudi'yi öldürmek. ... Şu ilke asker için de, onu protesto edenler için de geçerli: "Düşmanın seni öldürmeden, sen onu öldür."... İnsan ahlakı korumasız bir düşmanı, korumasız olduğu için öldüren bir askeri mahkum eder. Askeri ahlak ise düşmanı öldüreni ödüllendirir. Bu askeri mahkum eden hukuk da, onu ödüllendiren ordu ve siyaset de kendi işini yapmış sayılır. Ama insanlığın ihtiyacı olan ilkidir. ”
Eleştirenler kararı bir fırsat bilmeli
El País mahkeme kararının İsrail'i güçlendireceğini düşünüyor:
“Hepimiz biliyoruz ki, İsrail için tek tehdit terör ve düşman komşu ülkeler değil. Bu ülke yıllardır yasadışı yerleşim politikalarını mahkum eden devletler topluluğunun eleştirilerine maruz kalıyor. Bu yüzden şuna şaşırmamak mümkün değil: Asker Azeria'nın yanında saf tutanlar mahkeme kararının aslında İsrail'in, bağımsız mahkemeleriyle, işleyen demokrasisiyle bir hukuk devleti olduğunu kanıtladığını ... ve bunun da İsrail'i komşularından farklı kıldığını anlamıyorlar. Böyle mahkeme kararları İsrail'i başbakanın ya da onun fanatik yandaşlarının düşünmeden ettikleri sözlere oranla daha etkili kılıyor.”
İsrail kendini sorgulamalı
İsrail'de kahraman ilan edilen askerin hakim önüne çıkması, Times'a göre, demokrasisini sorgulamak zorunda olan bir ülke için çok önemli:
“Askeri mahkemenin kararı toplumdaki kutuplaşmayı gözler önüne serdi. Bu toplum ki, güvenlik ve bireysel özgürlükler arasında bir denge kurmak zorunda. ... İsrail bugün yaşam hakkının tehdit edildiğini en çok hisseden ülke, ama yine de kendini sorgulamaktan vazgeçmemesi gerekiyor. Pek çok İsrailli Arap, ikinci sınıf vatandaş kabul ediliyor. Barışla ilgili hangi adımlar atılırsa atılsın, bu ülke kendine sorular yöneltmeye devam etmeli: Nasıl bir demokrasi olmak, ne ölçüde birleştirici olmak istiyor, Yahudi olmayan azınlıkları ne kadar temsil etmek istiyor? Bölgede İsrail demokrasisinin benzeri yok, bu bağlamda övgüyü hak ediyor etmesine, ama yine de kendini dev aynasında görmemesi gerekir.”