Trump'ın giriş yasağı tartışılıyor
San Francisco'daki bir temyiz mahkemesi ABD'ye giriş yasağını inceliyor. Kararın bir hafta sonra verilmesi bekleniyor. Daha önce bir federal yargıç, Trump'ın ağırlıklı olarak Müslüman yedi ülkenin yurttaşlarına getirdiği ülkeye giriş yasağını askıya almıştı. Yeni ABD başkanının stratejisi ne?
Trump, terör saldırılarını kullanabilir
Köşe yazarı Heleen Mees, De Volkskrant gazetesindeki yazısında, ABD Başkanı Trump'ın 'kararname' siyasetinin Hitler'in iktidarını andırdığı uyarısında bulunuyor:
“1933'teki Parlamento Yangını'nın tarihi anlamı, kundakçının Marinus van der Lubbe olması değil (ki tarihçiler bu konuda da hemfikir değil), terör saldırısının bir darbeyi haklı göstermek için kullanılmasıdır. ... Trump'ın kararnamelerini anlamak için 1933 yılı çok önemli. Giriş yasağının etkisini tartışmak gerçekten anlamsız. Çünkü bu yasağın gerçek amacı, Amerika'yı daha güvenli kılmak değil, kaos ve öfke yaratmak. Bir terör saldırısı popülaritesi giderek düşen Trump'ın tam da ihtiyaç duyduğu şey. O zaman yurttaş haklarını kısıtlamak için terörü gerekçe göstermekte haklı olduğunu söyleyecektir.”
Hakimler hukuk devletini savunuyor
Trump ile yargı arasındaki iktidar savaşı, yargı mekanizmasının ABD'de demokrasinin sürdürülmesindeki önemini gözler önüne serdi, diyor Právo:
“Mahkeme ABD'nin, başkanın dahi mevcut yasalara boyun eğmek zorunda kaldığı bir hukuk devleti olduğunu Trump'a hatırlattı. Kararnamenin birçok zayıf noktası var. Özellikle de Trump'ın, bu içeriğe sahip kararname çıkarma hakkının tartışmalı olması nedeniyle. Buna bir de bu kararnamelerin, Amerikan anayasasında da yer alan temel insan haklarına aykırı olan kolektif suç ilkelerine dayanması ekleniyor. Her ne kadar düzenlemenin geçici olduğu söylense de, hukuk devleti ve uluslararası hukuk ilkelerine göre ABD başkanı potansiyel teröristleri, terör ve savaştan kaçan insanlarla aynı çekmeceye sokma hakkına sahip değil.”
Trump makamının sınırlarını aşıyor
Yüksek mahkeme yargıcına saldıran Trump'ın inatçılığı De Tijd gazetesinde endişe uyandırıyor:
“Başkanın, bulunduğu mevkiinin sınırlarını tanımak istemediğini görüyoruz. Konu şu anda İran, Irak, Yemen ve dört ülkenin yurttaşlarına getirilen vize yasağıyla kısıtlı. ... Ancak ABD'nin bu başkanlık dönemi boyunca, tıpkı geçmişteki 11 Eylül ya da bankacılık krizi benzeri ciddi darbelerle karşı karşıya kalacağına neredeyse kesin gözüyle bakabiliriz. Başkanın 'dediğim dedik'çi tavrı daha bugünden sorun yaratıyorsa, iş ciddiye binip gerçekten olağanüstü bir durum yaşandığında ne olacak? ... Amerikan ordusunun başkomutanı, keyfi olarak davranmayı sürdürmekte ısrar ederken, karşılık vermesini gerektiren koşullar ansızın kökten değiştiğinde ne olacak?”
Diğer yorumlar