Kıbrıs'ın sancılı birleşme süreci
Nikosia Üniversitesi tarafından yapılan kapsamlı bir ankette Kıbrıslı Rumların büyük kesiminin, Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıs Rumları arasında dönüşümlü başkanlık öngören modele karşı olduklarını gösterdi. Bu düzenleme, Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi müzakerelerinde bir ödün çizgisi oluşturabilir ve her iki grubun eşit muamele görmesini sağlayabilir. Kıbrıslılar neden birbirlerine güvenmiyor?
Yanlış ata oynamak
Kıbrıslı Türk köşe yazarı Şener Levent Politis gazetesindeki yazısında, Kıbrıslı Türklerin yanlış ata oynadığını söylüyor:
“Sınır kapılarının açılmasının üzerinden 14 yıl geçti, ama Kıbrıslı Rumların yüzde 70'i henüz Türk kesimine ayağını atmadı. Güney Kıbrıs'ı ziyaret eden Kıbrıslı Türklerin sayısı ise bir elin parmaklarının geçmeyecek kadar az. En azından bunları dikkate almak lazım. Çünkü bu sayılar kimin kime güvendiğini, kime güvenmediğini gösteriyor. Kıbrıslı Rumlara güvenmiyorsunuz, ama İslam hukukuyla yönetilen bir devlet olma yolunda hızla ilerleyen bir Türkiye'ye güveniyorsunuz, öyle mi? İslami faşizmin karanlıklarına boğulan ve yurttaşlarına her türlü kötülüğü yapan bir Türkiye'ye mi?”
Kıbrıslı Türklere yabancı unsur muamelesi
Phileleftheros gazetesi Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklere yaklaşımlarından ötürü iki halk arasındaki uçurumun giderek arttığını dile getiriyor:
“Kıbrıslı Türkleri hala yabancı unsur olarak görüyoruz. Sanki adada hiç bir hakları yokmuş, sanki burası onların da anavatanı değilmiş gibi. Uzun analizlere gerek yok aslında. Güneyde 'Kıbrıslı' dediğimizde sadece Kıbrıslı Rumları kastettiğimize bakmak yeterli olacaktır. Sanki DNA'larımıza işlemiş bu, sanki adada hak iddia edecek başkası yok bizden başka. Şimdi de çıkmış Kıbrıslı Türkleri birlikte yaşamak istediğimize, adayı paylaşmak istediğimize ikna etmeye çalışıyoruz. Kuzey Kıbrıs, Ledra Palas'taki sınır kapısından sadece birkaç adım ötede. ... Ama çoğu Kıbrıslı Rum için adanın [Türk askerlerinin] işgali altındaki [kuzey] bölümü çok çok uzaklarda. ”