Daha donanımlı bir AB nasıl mümkün olabilir?
AB devlet ve hükümet liderleri, Brüksel'de gerçekleşen özel zirvede savunma harcamalarının finansmanını ele aldılar. Ortak borçlanma konusunda uzlaşma sağlanamazken, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen borç kurallarının esnek şekilde yorumlanmasını önerdi. Yorumcular, finansmanın yanı sıra küresel siyasi çerçeveyi de değerlendiriyor.
Birlikte ve sağlam durmalı
AB bu yeni dünya düzeninde de işbirliğinden yana bir çizgi izlemek zorunda kalacak, diyor Frankfurter Rundschau:
“Önce kendi içinde, ama bir yanda da kurallara dayalı dünya düzenini korumak isteyen diğer herkesle. Başkalarının karşısına özgüvenle çıkılmalı. Bu tüm farklılıklara rağmen Rusya, Çin ve transatlantik ilişkilerin tesis edildiği müşterek zemini ortadan kaldıran Trump ABD’si için de geçerli. ... AB ancak kendi çıkarlarının peşinden ortaklarıyla birlikte koşar ve bunu yaparken de karşıtlarının karşısında sağlam bir şekilde durursa ticari bir güç olmayı sürdürebilir. Avrupa’nın elinde bunu yapacak imkânlar var. Yeter ki halk ve siyasi sorumlular buna niyet etsin.”
Ne güç var ne de para ve irade
Tages-Anzeiger karanlık bir tablo çiziyor:
“NATO'nun Avrupalı üyeleri gelecekte savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmak zorunda kalacak. Bunun nedeni yalnızca Donald Trump değil. Beyaz Saray'daki lider, ABD'nin savunma şemsiyesini kapatmayı ya da Ukrayna'yı atlayarak Vladimir Putin'le Avrupalıların aleyhine bir anlaşma yapmayı düşünebilir. ... Avrupa’nın emperyal bir Rusya'ya karşı koyacak gücü olup olmadığı ise belirsiz. Paris ve Roma savunma bütçelerini ciddi şekilde artıracak kaynaklara sahip değil. Almanya ve Hollanda ise füze savunma sistemi gibi ortak silahlanma projeleri için Eurobond'lara karşı çıkıyor.”
Riskli bir yakınlaşma
The Spectator, Keir Starmer’ın AB ile yakınlaşmasının Trump’ı kızdırıp ters tepebileceği uyarısında bulunuyor:
“Hükümet, AB ile ilişkilerin geliştirilmesiyle ekonominin büyüyeceğini düşünüyor. ... Öncelikle bu değişim, Trump’ın AB’ye gümrük vergisi uygularken Büyük Britanya’yı bundan muaf tutabileceği bir döneme denk geldi. İlişkilerin geliştirilmesi, Büyük Britanya’nın tarafsızlığını zora sokabilir. İkincisi, AB geçmişte müzakerelerin çok hızlı ilerlemesini ya da ‘en iyisini kendine alma’ baskısı altına girmeyi sevmediğini göstermişti. Bu da her anlaşma siyaseten bir risk barındırıyor demek. Starmer, Reform Partisi’nin tabanını genişlettiği bir dönemde Nigel Farage’a sonraki seçimlerde saldırıya geçmesi için pek çok kapı aralıyor olabilir.”
Ticaret savaşı dikkatleri dağıtmasın
The Times, AB zirvesinde Putin karşıtı birleşik bir cephe tesis edilmesi gerekliliğine dikkat çekiyor:
“Starmer’ın Brüksel sahnesine ilk çıkışını savunma ve güvenlik konularında daha iyi işbirliği dileğini ifade etmek için kullanması doğru oldu. ... Ancak Batı’yı bölecek ticaret savaşlarının ve Büyük Britanya ile AB ilişkilerini ilgilendiren detaylı görüşmelerin tam ortasında, kendisi ve Avrupalı mevkidaşları savunmanın tank ve uçaklardan fazlası anlamına geldiğini unutmamalılar. Rusya, tek bir kurşun dahi atmadan Batılı hükümetleri nasıl zayıflatabileceğini ya da devirebileceğini iyi biliyor. Acilen onun bu yaptıklarının ifşa edilmesi, seçim yasalarının güçlendirilmesi ve Moskova’dan para alanların itibarsızlaştırılması gibi yeni savunma tedbirlerine ihtiyaç var.”