Hollanda'dan uyarı ateşi gelecek mi?
Avrupa nefesini tutmuş bugün süper seçim yılının başlama vuruşunu yapacak Hollanda'yı izliyor: Aşırı sağcı Geert Wilders'in partisi oyların ne kadarını alacak, Lahey ile Ankara arasındaki kavganın sonuçları ne olacak? Sonuç ne olursa olsun, yorumcular tüm kıta için bir uyarı etkisi bekliyor.
Hollandalılar her zaman gündem belirlemiştir
Avrupa için önemli istikamet değişikliklerinin ardındakiler sıklıkla Hollandalılar olmuştur, diye anımsatıyor El Mundo:
“Hollanda Avrupa'nın neredeyse tüm eğilimlerinin ön saflarında yer almıştır. 1968 Mayısı, Paris'ten iki yıl önce bu ülkede olmuştu; Başbakan Wim Kok 1994'te, yani Blair ve Schröder'den çok daha önce Üçüncü Yol'u keşfetmişti; muhafazakarlığa dönüş ise Britanya ve Almanya'dan önce, 2002 yılında gerçekleşti ve AB anayasasına Fransızlarla beraber verdikleri hayır oyu, daha yakın Birlik hayalini 2005'te sona erdirmişti. Gözlemciler Hollanda'daki gelişmeleri, bir rota değişikliğinin sinyali olarak okuyor. Günümüzde Avrupa'nın konuyla ilgili en önemli medya organlarından olan Politico web portalı, Wilders'i, Trumpçılığın mucidi olarak adlandırıyor. Siyasi programı bir A4 sayfaya sığan Wilders, pazartesiye kadar açık oturumlara katılmaktan kaçındı.”
Wilders'in zaferi domino etkisi yaratabilir
Milliyet gazetesi, Avrupa'nın ne ölçüde İslam düşmanı olduğunu bugün göreceğiz, diyor:
“Aslında Hollanda halkı bugün sandık başına giderken, sadece kendi ülkesi için değil, bütün Avrupa için de önemli bir testten geçiyor. Hollanda ne yazık ki son zamanlarda Avrupa’da esen aşırı milliyetçi, ırkçı, yabancı düşmanı (ve bu arada İslamofobi ve de Türkofobi) rüzgârlarının odak noktalarından biri oldu. Geert Wilders ismi, artık günümüzün en önde gelen aşırı sağcı figürleri arasında yer alıyor. Onun başında bulunduğu PVV’nin birinci parti olarak çıkması halinde, bu, faşizmin Hollanda’da ve de Avrupa coğrafyasında bir zaferi sayılacak, bir domino etkisiyle yakında seçime gidecek olan Fransa’da ve Almanya’da da benzer bir duruma yol açacaktır.”
Merkezdeki partilerin alacağı oy belirleyici
Vatandaş bütün duygularıyla seçmen kabinine giriyor, diye ikaz ediyor De Standaard:
“Seçmenin korkuları, hoşnutsuzluğu ve öfkesi seçim davranışını nasıl etkiliyor? Hala güçlü bir reddediş mesajı mı vermek istiyorlar, yoksa güvenli merkez partilerin koruması altına girmeyi mı tercih edecekler? ... Ama gerçek mesajı veren, seçim kampayasında sözleri ve jestleriyle açıkça sağa kayan liberallerin ve Hıristiyan demokratların aldığı sonuçlar olacak. Böyle yapmaları radikal-sağdaki rakiplerinin hızını kesmeye mi yarıyor, yoksa onu meşrulaştırmaya mı? ... Hollanda'yı Fransa takip edecek. Orada konu gerçekten de Avrupa'nın geleceği. Marine Le Pen'in zafer kazanması şimdilik imkansız gözüküyor. Ancak aynı şey Trump için de geçerliydi. Hollandalı seçmen ileriye giden yolun merkezden geçip geçmediğini gösterecek bize.”
Avrupa değerleri mi, yoksa karanlık güçler mi?
Aftonbladet gazetesi, Hollandalılar ülke sınırlarının ötesinde hissedilebilecek olumlu etki yaratabilir, diyor:
“Şans da biraz yardım ederse Avrupa'da ikinci kez sağ-popülizmin başarılarının önü kesilebilir. ... Sağ ve sol arasındaki çatışmanın Hollanda siyasetinde uzun zamandır hükmü kalmadı. Bu ülkede yeşil, açık ve liberal Avrupa'nın karşısında milliyetçilik ve korumacılık konumlanmış durumda. ... Henüz hiçbir şey belli değil. Bu, kıtamıza 70 yıldır barış ve refah sağlayan Avrupa değerleriyle Batı medeniyetinin dibe vuruşunu simgeleyen güçlerin arasında bir seçim. Hollanda'daki seçim sonuçları hepimizi etkileyecek. ”