Macron-Merkel ikilisi ile AB'de yeni bir başlangıç
Alman-Fransız ikilisinden beklentiler son derece yüksek: AB yaz zirvesinden sonra Avrupalı köşe yazarları bir kez daha Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Birliği iyileştirip yıkımını önleyebileceğine inanıyor. Macron'un ilk Berlin ziyaretinden sonra aynı umutları dile getiren köşe yazarları, iki politikacının Brüksel'de partner olduklarını açıkça göstermelerinden sonra bu umudun daha da arttığını vurguluyor.
Başlangıç vuruşu sonbaharda
Kauppalehti, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un en geç Almanya'da sonbaharda yapılacak genel seçimlerden sonra Avrupa'nın entegrasyonuna ivme kazandıracaklarını iddia ediyor:
“Ticaret politikalarında AB henüz Macron'un ilkelerini izlemiyor. Ancak Macron AB'nin geleceği ile ilgili planlarında Merkel'in desteğine sahip. Zirveden önce yaptığı bir buluşmadan sonra Merkel, Macron'un Avrupa Maliye Bakanı ve ortak bir bütçe önerilerine açık olduğunu söylemişti. ... Anketlere bakılırsa Merkel sonbahardaki seçimleri kazanabilir. İşte o zaman Avrupa Birliği'nin Merkel ve Macron'un liderliğinde daha derin bir entegrasyona doğru büyük bir adım atması için gerekli şartlar yerine gelmiş olacaktır.”
Fransa Almanya'ya boyun eğmemeli
Ekonomist Jaques Sapir, Russ Europe için kaleme aldığı yazıda, Merkel ile işbirliği yapan yeni Fransız Cumhurbaşkanı Macron'un fazla ödün vermemesi gerektiğini söylüyor:
“Bu tespit, uzlaşmanın genel olarak kötü bir şey olduğu anlamına gelmiyor tabii. Ama hedeflenen uzlaşmayı sağlamak için, önce anlaşmazlık noktaları açıkça ortaya konmalı ve karşılıklı çıkarlar netleştirilmeli. Uzlaşma kültürünü fetiş haline getirenler kararlılığa gölge düşürür ve Fransa'nın çıkarlarının tespit edilmesini ve ciddi bir uzlaşmayı engeller. Yoksa tek alternatif Almanya'ya tam anlamıyla teslim olmak ve kaotik bir ayaklanma olur, ki bu da uzun süre bastırıldığı için büyük bir krize yol açabilir. ”
Cumhurbaşkanı Berlin'den eli boş döndü
Macron, Berlin'e yapmış olduğu ilk resmi ziyaretinden eli boş döndü, diyor Portekiz Parlamentosu'nun sol bloğunun grup başkanı Pedro Filipe Soares, Diário de Notícias'da:
“Macron, tıpkı selefleri Sarkozy ya da Hollande gibi Berlin'e olağan ziyaretini yapmış oldu. Gelirken yanında birçok vaat de getirdi; bunlar her ne kadar düşündürücü olsalar da, Avrupa'nın yeniden kuruluşu çanlarının çalınmasına neden oldu. ... Seçimin öncesinde Macron'un AB projesine ilişkin önerilerinde kuşku duyanlar varsa da, Berlin ziyareti bunu halletmiş oldu. Federal Maliye Bakanı Schäuble, daha Macron'un ziyaretinden önce Almanya'nın kendi AB projesinden, bilhassa Avro bölgesi konusundaki planlarından bir adım dahi geri atmayacağını açıklamıştı. Anlaşılan Angela Merkel'in 'hayır' cevabı nazik ve diplomatik mahiyette, bu nedenle de Schäuble'nin duruşu kadar sarsılmaz değildi. Macron, önerilerini içine koyup Berlin'e getirdiği cebi boş halde Elysée Sarayı'na geri dönüyor şimdi.”
Merkel ve Macron'un görevleri
Almanya ile Fransa gelecekte daha da yakın bir işbirliği içinde olmaya hazırlar, diye öngörüyor Postimees:
“Macron'un Berlin'i ilk ziyaretinin ardından Alman-Fransız ekseninin yeniden doğuşu hakkındaki söylemler yüksek sesle ifade edilir oldu. Merkel'in sonbaharda yeniden seçilmek konusunda büyük şansı olduğunu gösteren son seçimleri de unutmamak gerek. İki ülkenin oluşturduğu eksen için iyi haber bu. ... Almanya doğu sınırına duvar çekmeye meraklı değil ve Fransa'ya ilişkiler önemli olsa da, Berlin, Visegrád devletleri ile yakın işbirliğini sürdürmek niyetinde. Bu nedenle de Berlin Polonya'daki gelişmelere abartılı bir tepki vermedi. Macron ve Merkel'in cevaplaması gereken milyonluk soru, AB'yi yenilemek amacıyla Alman-Fransız ekseninin nasıl güçlendirileceği ve diğer AB devletlerinin nasıl sakin tutulacağı.”
Deneyimin coşkuyla buluşması
İki siyasetçinin ilk buluşması Sydsvenskan gazetesini umutlandırmış:
“Fransa'nın ta Başkanı Emmanuel Macron pazartesi günü tazeden başka her şey diyebileceğimiz Almanya Başbakanı Angela Merkel'le bir araya geldi. Başka bir deyişle, pratikte sınanmamış 39 yaşında siyasi bir süper yetenek Avrupa'nın 62 yaşındaki en deneyimli ve en saygın hükümet lideriyle buluştu. ... İki liderin kimyası tuttu gibi görünüyor. Ama AB'nin iki lider ülkesini yöneten iki çok farklı siyasi kişilikten söz ediyoruz. Merkel'in olmazsa olmazları devamlılık, güvenlik ve istikrar. Macron ise, geçmişten radikal bir kopuş ve değişim vaadediyor. ... Tarihsel perspektiften baktığımızda Avrupa'yı ileriye götüren motorun da, kıtayı bir arada tutanın da Almanya-Fransa aksı olduğunu görürüz. Her şey yolunda giderse Merkel'in deneyimi ve Macron'un coşkusu Avrupa'da işbirliğinin şu anda en ihtiyacı olan bileşim olabilir.”
Avrupa'ya yeni ivme
Tages-Anzeiger gazetesi, Fransa ve Almanya artık Avrupa'ya yeni bir ivme kazandırmak için gerekli potansiyele sahip, diyor:
“Merkozy ya da Merkolland artık tarihe karıştı. Macron Merkel'in yeni kuyruğu olmak istemiyor. Ama Fransa'nın yeni başkanı Almanya'nın elini cebine atmak zorunda kalan hep kendileri olacağı yönündeki korkularını da iyi biliyor. Fransa ekonomisini yeniden güçlendirecek ve ciddi bir partner yapacak reformlar vadetmesi boşuna değil. Geriye baktığımızda gidişatın yönünü değiştirmenin mümkün olduğunu görüyoruz. Henüz on yıl önce Fransa AB'nin örnek ülkesiydi, Almanya ise nal topluyordu. Ama Almanya da harekete geçmek zorunda. Avro bölgesindeki dengesizliği gidermek için dogmatik tasarruf politikalarından vazgeçip yatırımlara yönelmesi gerekiyor. Macron ülkesinde yapacağı reformlar karşılığında kendinden emin bir şekilde bunu talep edecektir zaten. Alman-Fransız motorunun yeniden harekete geçmesi için daha önce olmadığı kadar büyük bir fırsat var önümüzde.”
Fransa başkanı iki arada bir derede
Ilta-Sanomat gazetesi ise konuya kuşkuyla yaklaşıyor ve Macron'un ip cambazı titizliğiyle ilerlemesi gerektiğini söylüyor:
“Macron federal bir Avrupa'yı destekliyor, ki böyle bir Avrupa transfer işlemleri ve ekonomik döngülerin uyumunu gerektirir. Almanya'da ise bunlara destek veren yok. ... Macron seçmenlerini memnun etmek için seçim vaadlerinin bir kısmını gerçekleştirmek zorunda. Ama bunun yanı sıra Le Pen seçmenlerinin bir kısmını kendi yanına çekmek istiyorsa şimdiki AB politikasını sürdüremez. Çünkü o zaman AB elitinin her şeyi belirlediği izlenimi doğar. Almanlar Macron'a katı bir ekonomi politikası için birkaç öğüt verdi çoktan. ... Macron ya sadece halkının bir kısmını ya da sadece Almanları memnun edeceği bir ikilemde kalabilir kolaylıkla. İkisini birden memnun etmek çok zor olabilir. ”
Güçlü Berlin-Paris hattı Londra için kötü
Ve nihayet Financial Times Almanya ile Fransa'nın ortak hareket etmesi Britanya'nın AB karşısında çıkarlarını savunmasını zora sokar, diyor:
“Tabii bunu dile getirmek iyi komşuluk ilişkilerine sığmaz. Ama Britanya AB'den ayrılmaya karar verdiği anda AB'nin işlemez duruma gelmesine, hatta parçalanmasına stratejik nedenlerle yakın durmaya başladı. Böylece Britanya ebedi ikileminden kurtulabilirdi: Karar verme sürecine dahil olmadığı, ama kararlarına uymak zorunda kalacağı yanı başındaki dev bir ticaret birliğiyle nasıl baş edecekti? Avrupa'nın en önemli devletlerarası ilişkisi, sadece AB'nin parçalanmasının mümkün olduğunu göstermiyor. Britanya'nın ayrılmasından ardından daha güçlü bir birliktelik gibi ürkütücü bir olasılığı da içeriyor.”