Romanya'nın tahtsız kralı için yas
Romanya, hükümdarlığı birkaç yıl hüküm sürmüş krallarının yasını tutuyor. I. Mihai, 1947 yılında Komünistlerin baskısıyla tahtını bırakmak zorunda kalmış ve hayatını normal yurttaş olarak sürdürmüştü. 96 yaşında hayata gözlerini yuman kralın cumartesi günkü defin törenine on binler katıldı. Eski kral için tutulan büyük yas, Rumenlerin monarşi özleminin mi ifadesi?
Rejimi yeniden düşünme zamanı
Romanya'da milletvekilleri, ülkenin yeniden monarşi olması hakkında bir halk oylaması yapılmasını talep etti. Haber portalı Ziare'de yazan gazeteci Iulian Leca, karardan memnun:
“Geçtiğimiz 28 yıl bize mevcut anayasal devlet yapısının, yasama ile yürütme arasında, cumhurbaşkanıyla hükümet ve parlamento arasında ya da güncel durumdaki gibi yargı gücüyle siyasi iktidar arasında büyük çatışmalara yol açtığını gösterdi. ... Rumen beyliklerinin birleşmesinden bu yana geçen yaklaşık 160 yılın 81'i kralların yönetiminde yaşandı. Bu yılların da tarihimizin en sakin, en dengeli dönemi olması rastlantı değil. ... Cumhuriyet destekçileri halk oylamasında çoğunluğu oluştursa da oylamanın avantajı, yurttaşlar, devlet ve hakim sınıf arasında yeni bir sosyal anlaşmanın yolunu açacak olması.”
Demokrasi öncesi döneme özlem
I. Mihai'nin, çok sayıda Avrupalı asilzadenin katılımıyla gerçekleşen defin törenine gösterilen ilgi, Blog Baricada'da yazan Maria Cernat'ı şaşırtıyor:
“Muhafazakar kurumlarımız yeniden güç kazanmaya başladı. Kilise, ordu ve monarşi, muhteşem bir halkla ilişkiler gösterisiyle sahne aldı. Bizler, yani iyi eğitim almış ve medeni Rumenler şimdi bu kemikleşmiş, geri kalmış kurumları gözyaşları içinde anıyoruz. Fransız Devrimi'nin kahramanları, bu anti demokratik kurumlar etrafında dönen nostalji rezaletini görse mezarlarında dönerdi. ... Eh, bu durumda kutsal gelenekleri, feminizm karşıtlığı, ilerleme düşmanlığı, yargı karşıtlığı ve bizzat tanrının eliyle atadığı liderleriyle bağnaz demokrasinin yakın zamanda kapımıza dayanmasına da şaşırmamalıyız. Bizi bekle, Suudi Arabistan!”
Romanya da eski kralı gibi olsaydı!
Macar kökenli Romanyalı gazeteci Boróka Parászka, haftalık hvg dergisindeki yazısında, Kral Mihai, parçalanmış ve kutuplaşmış Rumen halkının özlemini duyduğu saygı ve dürüstlüğün simgesiydi, diyor:
“Romanya'nın bellek kültürü, çatlaklar ve çelişkilerle doludur. Ama Kral Mihai'nin kamuoyundaki algısına bakarak artık bir uzlaşma kültüründen söz edebiliriz. Kral Mihai iyilikten yana biriydi. ... Doğu'ya sıkışmış bir ülkenin Batı'ya bakan hükümdarıydı. Romanya onurunu kaybederken, o, bütün hayatı boyunca onurunu koruyabilen bir aristokrat oldu. ... Onurlu, güçlü ve iyi bir krala sahip bir ülke de onurlu, güçlü ve iyidir. Ülkenin tamamını etkileyen üç günlük ulusal yas bu umudun dışa vurulmuş haliydi.”
Gerçek bir devlet adamı aranıyor
Rumenlerin yüksek sayılı katılımının ardında gerçekleşmemiş bir siyasi özlem yatıyor, diyor Ziare haber portalından gazeteci Ioana Ene Dogioiu:
“Duygum bana Rumenlerin [cenaze töreninde] özellikle bir simgeye saygı gösterdiklerini söylüyor: Zamanın ötesine geçmeyi başarmış bir lider, ülkesine hizmet etmiş bir devlet adamının simgesi bu. ... Defin törenine katılan kitleler, temsil edildiğini hissetmeyen, siyaset içinde referans noktası kalmamış ve liderine olan güvenini yitirmiş bir halkın çığlığı gibiydi. Bir anlamda yetim kalmış bir halk bu. Bugüne kadar bir referans noktası olmayı başarmış kişi artık yok. Rumenler, 90'lı yıllardaki monarşiye geri dönmenin kendilerine iyi geleceğini ancak zamanla anladı. Ancak bunun için şu anda çok geç.”
Rumenler: Hep iş işten geçtikten sonra
Tiyatro bilimci Doru Pop, Blog Adevărul'daki yazısında eski krala duyulan sevginin neden şimdi revaçta olduğunu inceliyor:
“[Eski] Kral Mihai'nin defin töreni, toplumumuzun belli başlı bir niteliğini, yani geriye dönük düşünme tarzını da gözler önüne sermiş oldu. Kral yıllarca reddedildikten, yok sayıldıktan ve marjinalize edildikten sonra Rumenler ansızın içlerindeki monarşi sevdasını keşfetti. O Rumenler ki, asla vaktinde değil hep iş işten geçtikten sonra uyanır. Doğru zamanda doğru kararı vermek konusundaki beceriksizlik, hem bizi hem de tarihimizi son derece yerinde tarif eden özellikler. ... Çünkü bizler ileriye bakarak düşünmeyiz, bir şeyleri önceden görmek, uzun vadeli planlamak ve uzun soluklu projeler inşa etmek bizim işimiz değil.”