Sığınmacı kotası kavgası Avrupa Adalet Divanı'nda
AB Komisyonu perşembe günü Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan'a AB sığınmacı kotalarının reddi nedeniyle Lüksemburg'taki Avrupa Adalet Divanı'nda dava açtı. Çek yorumcuların endişesi, bunun sonucunda tarafların daha katı bir tutum izleyecekleri.
Kaş yapayım derken göz çıkarmak
Üç devletin suçlu bulunması, tüm AB'yi etkileyecek sonuçlar doğuracaktır, diyor Denik:
“Göç krizinin çözümüne ilişkin kavganın ardında, aslında AB'nin işleyiş biçimine ilişkin çok daha ciddi bir çatışma yatıyor. Komisyon, konsensüs halinde değil de şiddetle alınmış bir karara saygı gösterilmesini isterken, dava edilen üç ülke, üye ülkelerin egemenliğine ve eşit muamele ilkesine uygun davranılmasını talep ediyor. ... Brexit referandumundan bu yana AB'nin, parçalanmak istemiyorsa bir değişikliğe gitmesi gerektiği biliniyor. Komisyon'un sürüden ayrılanları hizaya sokma düşüncesi, dar bir perspektif. Üstelik ceza uygulanan ikinci sınıf üyeler, AB'ye üyeliklerinin devamını değerlendirirken öncekinden daha duygusal tepkiler vereceklerdir. Komisyon kaş yapayım derken göz çıkarıyor.”
Sığınmacı kotaları üzerinden demagoji
Lidove noviny'e göre gelecek hafta Çek Cumhuriyeti'nde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri tartışmayı belirleyecek:
“Kota konusu, seçim kampanyasının motoru olmaya, demagojileri beslemeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı adayı eski Başbakan Mirek Topolánek diyor ki: 'AB Komisyonu'nun sığınmacı kotalarını doldurmayan üç ülkeye dava açması haksızlık, zira eski AB üyeleri de kotalarını doldurmuyor.' Bu resmen demagoji. Bize dava açılmasının nedeni, kotayı prensip olarak reddetmemiz, boykot etmiş olmamız. Yok mu bu demagojiyi Topolának'in yüzüne vuracak birisi? Yoktur herhalde, çünkü bu, herkesin birlikte oturduğu dalı kesmek anlamına gelecektir.”