Yanlış değerlendirmelere dikkat!
Siyasetbilimci Marta Dassù, La Stampa'daki yazısında İtalyan siyasetçilerin gerçekçi yanlarına sesleniyor:
“Öncelikle Avrupa'nın kalan ülkelerinin, İtalya'nın düşmesini AB için varoluşsal bir tehlike olarak gördüklerini ve buna mukabil olarak kendi zayıflıklarımızı müzakerede bir koz olarak kullanma olasılığını düşünmekten vazgeçmeliyiz. ... Öte yandan İtalya, AB'nin dengesini değiştirebilecek, örneğin Avro Bölgesi, göç, savunma ve güvenlik gibi konular söz konusu olduğunda kendi önemini de küçümsememeli. ... Kendi zayıflıkları ile kendi gücünü küçümseme arasındaki yanılsamaya sıkışıp kalmış bir İtalya en önemli konuyu gözden kaçırabilir: İtalya rolünü, son demlerini yaşayan dünün Avrupa'sında değil, yapım aşamasında olan geleceğin Avrupa'sında üstlenmeli.”
Dağ gibi borçlar artık ödenmeli!
Corriere della Sera'da yazan ekonomist Salvatore Bragantini'ye göre İtalya'nın ana sorunu, yüksek kamu borçlanması:
“Tıpkı [ECB Başkanı Mario] Draghi'nin de talep ettiği üzere kamu borçlanmasıyla açık ve inandırıcı yöntemlerle mücadele edilmesi gerekiyor. Bu borçlanmanın büyüklüğü, AB'nin geleceğine yönelik en büyük tehdit. 4 Mart tarihinden sonra hükümete gelenler acı ilacı içmek zorunda kalacak ve ertelenmesi ağır sonuçlar doğuracak kararlar vermek zorunda kalacak. Ancak bu yolla sığınmacı kabulünden, mevduat sigorta sistemine ve istihdam sağlama önlemlerine kadar tüm diğer alanlarda Avrupa'dan samimiyet bekleyebiliriz. ... Diğer devletlerin de cesarete ihtiyacı var, ancak şu sıralar soğuk gerçeklikle yüzleşmesi gereken biziz. Alternatiflerimize şöyle bir bakmak, üzerimizdeki korkuyu atmaya yetecektir.”