Şi Cinping artık ömür boyu lider
Çin Ulusal Halk Kongresi, devlet başkanlarına getirilen görev süresi sınırlamasını büyük çoğunlukla kaldırdı. Böylelikle Şi Cinping ömür boyu iktidarda kalabilecek. Yorumcular bu anayasa değişikliğini, Çin'in, Mao dönemindeki gibi yoksul ve önemsiz bir ülke olmaması ışığında endişeyle takip ediyor.
En büyük ülke, diktatörlüğe teslim edildi
Süper güç döneminde Mao'nun yöntemlerini uygulamak, hem Çin'i hem de dünyanın kalan kısmını tehdit eder, diyor El Periódico de Catalunya:
“Mao Zedong'tan bu yana Çin'de hiç kimse gücü bu kadar kendinde toplamamıştı. ... Yasa değişikliği her türlü ayrılıkçılığı engellemekle kalmıyor, herhangi bir farklılığa bile tahammülü yok. Üstelik ülkenin, Mao dönemindeki gibi yoksul, uluslararası arenada önemsiz ve iç savaşla yıkılmış Çin'den alabildiğine farklı olduğu bir dönemde. Süper güç Çin bugün ABD'yle doğrudan rekabet halinde. ... Şi tarafından ulusal rönesans gerekliliğiyle meşrulaştırılan reformlar, dünyanın en büyük ülkesini dikta rejimi altında yaşamaya mahkum ediyor. Durum sadece Çinlililer değil, komşuları için de tehlikeli.”
Doyumsuz bir iktidar tutkusu
ABD Başkanı Trump anayasayı değiştiren Şi Cinping'i bir toplantıda alkışladı. Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin'e göre ürkütücü bir gelişme:
“Çin'de çok partili bir demokrasi olmasa da Şi kendi yönetiminde, kuvvetler ayrılığından geriye kalan tüm unsurları yok etmek istiyor. Trump da aynını ister görünüyor. ... Bence dünyadaki pek çok lider Şi'nin yaptığını yapmak istiyor, ama tereddütlüler. Gerçekten de son yıllarda dünyanın her köşesinde, milliyetçiliğin yükselişi, dini fanatizm ve yabancı düşmanlığına paralel popülist bir siyaset yaygınlaştı. Bu işin sonu mutlak hakimiyet siyaseti ve faşizm olabilir. ... Dünya liderlerinde gördüğümüz, iktidar hırsı tam da bunun göstergesi.”
Parlak ışıklar altında diktatörlük
Jyllands-Posten'a göre, Çin diktatörlüktü, diktatörlük olarak kalmaya devam edecek:
“Çin'in dünyanın en acımasız polis devletlerinden biri olduğunu kolay unutuyoruz ... Işıltılı gökdelenler ve lüks otomobillerin ardında rejim muhaliflerine yapılan baskı giderek artıyor. Nobel ödüllü Liu Xiaobo uzun yıllar cezaevinde kaldıktan sonra 2017'de öldü. Sokaklarda gösteriler yapıldı mı? Yok denecek kadar az. [Çin Başbakanı] Şi bize Çin'in, despotluk dönemindeki Danimarka gibi yönetildiğini hatırlatmış oldu. Şi, yeni Mao'lar yaşanmasın diye uygulamaya konan görev süresi kısıtını kaldırmak istiyor. Bu hamlesiyle mezarındaki Çavuşesku'nun saygısını kazanacaktır, o kadar.”
Atılım olarak otoriterlik
Le Temps, Çin'deki otoriterleşmenin Rusya, Türkiye ve Mısır'dakinden ayrıldığı noktaları ele alıyor:
“Çin bir adım daha ileri giderek bu gerilemeyi insani bir ilerleme olarak sunuyor. ... Çin Komünist Partisi'nin görüşüne göre demokrasi zaten iflas etmeye mahkum, çünkü popülizm ve kısa vadeli hesaplara dayanmaktadır. Bunun ispatı da Trump'tır. Gelecek, daha istikrarlı, ekonomik açıdan daha öngörülebilir kabul edilen piramit yapılı siyasi sistemlerin olacaktır.”
Çin'in tepesinde istikrar şart
Rus resmi haber ajansı Ria Novosti, Şi'nin sadece kendi kişisel gücünü pekiştirmek istediğini düşünmenin yanlış olacağını savunuyor:
“Gerçek çok daha karmaşık. Çin şu anda ülke için son derece tehlikeli olabilecek bir geçiş dönemi yaşıyor, üstelik ekonomiden (ani ve hızlı büyüme tükenmeye yüz tutmuş ve yeni kalkınma modellerine gereksinim var) jeopolitiğe kadar (süper güç olma iddiasını sürekli kanıtlanması gerekiyor) her alanda. Bu koşullar altında katı bir devlet rejimi kişisel keyfiyet değil, nesnel ve hayati bir gerekliliktir.”