İdlib uzlaşısı, Erdoğan'ın başarısı mı?

Soçi'de biraraya gelen Putin ile Erdoğan, isyancıların son kalesi İdlib'e yapılacak bir saldırıyı, silahtan arındırılmış bir bölgeyle engellemek istiyor. Suriye savaşında Rusya, Esad cephesinde yer alırken Türkiye muhalefetin koruyucu gücü kabul ediliyor. Köşe yazarları, görüşmelerin sonucunu Ankara'nın zaferi olarak görüyor ve Türkiye'nin Suriye'deki önceliklerini tartışıyor.

Tüm alıntıları göster/kapat
Den (UA) /

Bir kez daha ipten dönmek

Ortadoğu uzmanı Ihor Semyvolos, Den'deki yazısında İdlib'te şimdilik varılan uzlaşının Erdoğan'ın başarısı olduğunu söylüyor:

“Yeni bir sığınmacı akınına ve Türkiye'de yeni bir krize yol açacak İdlib saldırısını engellemek, Türkiye cumhurbaşkanı için çok önemliydi. Ayrıca böylesi bir saldırının Türkiye'nin uydusu kabul edilen grupların, ÖSO'ya katılmasına neden olacağı da çok açıktı. ... Yani Türkiye İdlib'teki bir savaşa doğrudan katılmak zorunda kalacaktı. Böyle bakıldığında Erdoğan'ın başarısıdır bu. Rusya da bu adımı atmak zorunda olduğunu düşünmüş olmalı. Gelinen noktada en büyük kaybı İran yaşıyor. Çünkü Esad'la birlikte saldırının başını çeken ve kilit oyuncu rolünü üstlenen İranlılardır.”

News.bg (BG) /

Moskova yaklaşan tehlikeyi gördü

News.bg, Putin'in neden İdlib taarruzundan vazgeçtiğini ele alıyor:

“Bunun en önemli nedenlerinden biri, İdlib için yürütülen mücadelenin, sonucu belli olsa da, ağır sonuçlar doğuracağıydı. Zira Türkiye, kendine yakın Özgür Suriye Ordusu ve Suriye Kurtuluş Cephesi savaşçılarını kentin içine yerleştirmiş durumda. ... Washington'ın dile getirdiği, Rusya'nın yeni bir insani kriz ve yeni bir sığınmacı dalgasından sorumlu tutulacağına ilişkin uyarı, Moskova üzerinde caydırıcı bir etki yaratmış olsa gerek; ancak bu durum Erdoğan'ın diplomatik zaferini önemsizleştirmiyor.”

Milliyet (TR) /

Ankara'nın baş düşmanı YPG

Ankara'nın Esad'ı devirmek ve Sünni muhalefeti iktidara getirme hedefi artık tarih oldu, diyor Milliyet:

“Erdoğan’ın Soçi’de basın toplantısında sarf ettiği, 'Bugün Suriye’de en büyük tehdit Fırat’ın doğusundaki YPG’dir' sözleri bunun göstergesi. Ankara’nın bugün muhalif grupları desteklemeye devam etmesi de bu yüzden. Çünkü bu gruplar YPG’ye karşı Türkiye’nin Suriye’deki gözü kulağı işlevi görüyor. ... Esad karşıtlığı da bugün yine asıl YPG meselesinden. Zira Ankara Esad’a bu örgütle ilişkisi nedeniyle güvenmiyor. ... Yani kısacası, artık Esad karşıtlığı ve muhalifleri destekleme kendi başına bir strateji ve amaç değil. Ankara’nın bugünkü ve uzun vadeli asıl stratejisi YPG ile mücadele. Şam’daki rejime ve muhaliflere karşı takınılan tutum ise, bu stratejiye yönelik bir araç son kertede.”

taz, die tageszeitung (DE) /

İnsanları bir otokrat kurtarıyor

Sivilleri ve demokratik güçleri korumak için geriye bir tek Türkiye kalıyor, diyor taz:

“Şu işe bakın: Üç milyon insana karşı işlenen kitlesel bir suçu engellemek için kimse parmağını dahi oynatmadığı için, Türkiye'deki otokrata muhtaç kalındı. Erdoğan ve Putin kim hayatta kalacak, kim kalmayacak konusunu konuşuyorlar. Batı buna seyirci kalıyor. Berlin ise göstermelik tartışmalarla, Esad'ın uluslararası hukuka aykırı olarak halkına karşı yeniden kimyasal silahlar kullanması durumunda Almanya'nın birşey yapıp yapmaması gerektiğini konuşuyor. Tabii ki Almanya olayların seyrini etkileyecek hiçbir şey yapmayacaktır. Sonuçta elini kirletmek istemiyor.”

The Times (GB) /

Asıl sorun Esad

Suriye'ye bakınca Erdoğan hakkında şikayette bulunmanın zamanı değil, diyor The Times:

“Recep Tayyip Erdoğan bu ay Almanya'yı ziyaret ettiğinde Başbakan Angela Merkel muhtemelen Almanya'nın Türkiye'ye yardımlarının, Türkiye'nin İdlib'ten kaçan en tehlikeli cihatçıları ele geçirmesine bağlı olduğunu söyleyecek. Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı, Suriye savaşının bu son aşamasında asıl sorun değil, çözümün bir parçası. Bu nitelendirmeyi Beşar Esad'a ve onu uzun süredir destekleyen Moskova ve Tahran'a borçluyuz. Esad, devlet adamlığı nitelikleri göstermekten acizdi. Onun tek yapabildiği katliam.”