Göçmenler kriminalize ediliyor
Hukukçu Fulvio Vassalo, Il Manisfesto'daki yazısında 'güvenlik ve göçmenler' kararnamesini büyük bir fiyasko olarak yorumluyor:
“Salvini'nin kararnamesinin adı bile, alınan önlemin baskıcı yönünü ifşa ediyor. ... Üstelik ortada bir kararname, yani kanun hükmünde bir kararname çıkartmayı meşru kılacak aciliyet ve mecburiyet de yokken. Bu adımda, kurtaranları ve denizde kurtarılanları kriminalize etme eğilimi var. Bir yandan da yasal olarak ülkeye girme olasılığının kapıları kapanmış. ... Kararnamenin ana fikri yargının işleyişine bir saldırı ve İtalyan anayasasının temel ilkelerinin reddi anlamına geliyor.”
AB ülkeleri rencide ediliyor
El Mundo'ya göre hiçbir AB ülkesi, kaçaklık ve göç konularını sadece bir güvenlik unsuruna indirgeyemez:
“Salvini'nin eseri olan bu kararname, sığınmacı alımıyla ilgili hukuki mekanizmayı değiştiriyor ve insani yardımın önünü kesiyor. Avrupa demokrasilerinin görevi, göçü düzenli şekilde yönetmektir. Göç olgusunu bir güvenlik sorununa indirgeyen ve bu arada yabancıları krimanalize eden bir ülke, hele de AB'nin kurucu üyelerinden biriyse, diğer partnerlerini rencide etmiş oluyor.”
Roma sığınmacıların ölüm fermanını imzaladı
Panama'nın İtalyan hükümetinin isteği üzerine kurtarma gemisi Aquarius'un lisansını iptal etmesi, Mérce'i dehşete düşürmüş:
“SOS Méditerranée ve Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü'nün birlikte işlettiği Aquarius gemisi, Akdeniz'de sığınmacıları kurtaran son sivil gemiydi. Aquarius, Şubat 2016'da hizmete girdiğinden bu yana binlerce mülteciyi boğulmaktan kurtardı. ... Avrupa'ya kaçanların sayısı azalırken ölüm vakalarının sayısında artış görülüyor. Aquarius'un denize açılması engellenirse bu sayı daha da yükselecek. İtalyan makamları Panama'yı geminin lisansını iptale ikna ederek, binlerce insanın ölüm fermanını imzalamış oldu ve insaniyetlerini kısa vadeli siyasi çıkarlara feda ettiler.”