Dünya Basın Özgürlüğü Günü
Köşe yazarları, Sınır Tanımayan Gazeteciler'in güncel ülke sıralaması ve Dünya Basın Özgürlüğü Günü (3 Mayıs) nedeniyle medya ve ifade özgürlüğü konularını köşelerine taşıdı. Bu yıl onları endişelendiren gelişmeler arasında Avusturya'da yaşananlar ve öfkeli tartışma kültürünün yarattığı yıpratıcı etki de var.
FPÖ doğrudan saldırıya geçiyor
Aşırı sağcı FPÖ, Avusturya kamu radyo ve televizyon kurumu ORF'nin sunucusu Armin Wolf'a, FPÖ'lü bir siyasetçiyi Nazi gazetesi 'Stürmer'deki Yahudi fotoğraflarıyla yüzleştirdiği ve bunları FPÖ afişlerine benzettiği gerekçesiyle istifa çağrısı yaptı. Der Standard'ta yazan yönetmen David Schalko, bunun gazetecilere yapılan ilk saldırı olmadığını ifade ediyor:
“FPÖ ... Armin Wolf'a akıllanmaz, dik kafalı gazeteci imajını yüklemek istiyor. Sanki FPÖ'yü eleştirmek uygunsuz bir davranışmış gibi. Ama partinin her gün sayısız, yeni münferit vakalarla .... bu eleştirilere çanak tutmasına kimse aldırmıyor. Wolf'un adını, utanmadan yalan haberlerle birlikte anıyorlar. İktidara geldiklerinden beri Wolf'un saygınlığına leke sürmeye çalışıyorlar. Bu yeni tarzın en önemli göstergesi, özgür basının yakasına yapışma çabası. Bilgi denetimi (Message-Control) örtüsünün altında, haklı olarak Orbán ya da Erdoğan'ınkine benzetilen bir dünya görüşü yatmakta.”
Utanmazlıklar gazetecilerin hayatını zorlaştırıyor
Finlandiya, Sınır Tanımayan Gazeteciler'in sıralamasında 2. sırada yer alsa da, Iltalehti bu ülkede de basın özgürlüğü için endişe ediyor:
“Düşünce özgürlüğü bizzat Finlandiya yurttaşları tarafından -çoğu zaman belki de farkında olmadan- kısıtlanıyor. ... Gazetecilerin aldığı geribildirimler kısa sürede utanmazlık boyutuna vardı. ... Bunlar muhatabını yorar, zorlar, hatta kimi durumlarda korkutabilir bile. Hatta gazetecilerin, bu tür saldırılara maruz kalmak istemeyip, sözcük tercihlerinde çekingen olmalarını beraberinde getirebilir. Gazetecilerin tartışmalı konularda röportaj yapabileceği insanlar bulmakta zorlanmasına da neden olabilir bu. Röportaja hazır kişilerinse kamuoyunu ancak hiçbir önemi olmayan konularda bilgilendirmeleri olabilir bir diğer ihtimal. ... Bu durumda Finlerin düşünce özgürlüğü mecburen kısıtlanmış olacaktır.”
Serbest ekonomi olmadan özgür basın olmaz
Montréal Ekonomi Enstitüsü'nden Kevin Brookes ve Patrick Déry, güncel istatistiklere dayanarak, serbest ekonomiye geçmeyi başarmış kimi Afrika ülkesinde basın özgürlüğünün artmasına karşın, birçok Güney Amerika ülkesinde gerilediğini görüyor. İkili bu konuyu Le Figaro'da ele alıyor:
“Herkesin söz alabildiği ve görüşlerin yer aldığı bir ortamın oluşabilmesi için ekonomik özgürlük vazgeçilmez bir gereklilik olmayı sürdürüyor. Bu da bir dizi hak ve özgürlüğü teminat altına almak için bir koşul. Bu gibi amaçlar doğrultusunda devasa çaba ve kaynak kullanan uluslararası enstitüler ve sivil toplum kuruluşları, bunu dikkate almalı.”