ABD-AB ticaret savaşı tırmanıyor mu?
Dünya Ticaret Örgütü DTÖ, ABD'nin, AB'den gelen ithal ürünlerden yılda yaklaşık yedi milyar avro tutarında gümrük vergisi almasına izni veriyor. Hakemler buna Avrupalı uçak üreticisi Airbus'a yasal olmayan sübvansiyonlar sağlanmasına misilleme olarak onay verdi. Washington bunun üzerine uçakların yanı sıra zeytin, peynir ve viskiye de gümrük vergisi koyacağını açıkladı. Köşe yazarları gelişmenin olası sonuçlarını değerlendiriyor.
Tüketici mağdur olacak
El Periódico de Catalunya'nın endişesi, ticaret savaşlarının artık durdurulamayacağı ihtimali:
“Herhalde AB, tıpkı Trump hükümeti gibi ya da bu yönde hareket edecektir; en azından AB Ticaret Komiseri Cecilla Malmström'ün söylediklerini duyunca ya da nisan ayında Brüksel'in ketçap ve oyun konsolu gibi Amerikan ürünlerine gümrük vergisi koyma isteğini hatırlayınca, insan ister istemez böyle düşünüyor. Nitekim Trump'ın son sözleri de ulusal ekonomi politikalarında yeni bir sayfa açıldığını doğruluyor: Gelecek, artık küreselleşme taraftarlarının değil yurtseverlerindir. Yeni bir ticaret savaşının kronik bir hastalığa dönüşmesi ve bu savaştan en çok tüketicinin zarar görmesi ihtimali endişe verici.”
Küresel ekonomide daralma geliyor
NRC Handelsblad bunun küresel ekonomi için hayra alamet olmadığını söylüyor:
“Hem Avrupa hem de ABD Merkez Bankası, proaktif olarak kendi ekonomilerini desteklemeye başladı. ... Bunun en önemli nedeni olarak ticaret savaşlarının yarattığı jeopolitik belirsizlik gösteriliyor. Bu belirsizlik büyümeyi ve buna bağlı olarak enflasyonu frenliyor. IMF ve OECD gibi çok uluslu kuruluşlar, ekonomik büyümede güvensizliklerin yarattığı bir yavaşlama gözlemliyor. ... Ayrıca güncel gümrük savaşının sonuçları henüz dikkate alınmış değil. ... Ülkelerin ekonomilerindeki istikrarsızlık dikkate alındığında, ticaret savaşlarının, sonunda dünya çapında bir daralmaya dönüşmesi imkansız değil.”
Neyse ki Airbus'ımız var
Frankfurter Allgemeine Zeitung, sübvansiyonların neden her şeye rağmen doğru olduğunu açıklıyor:
“Amerikalılara göre, Avrupalı uçak üreticisi Airbus, sübvansiyonlar olmadan varlığını bile sürdüremez. Galiba haklılar. Ama bunun dünyaya ne faydası var, o tam belli değil. Böyle bir durumda havayolu şirketleri, iki kez düşen ve yüksek güvenlik riskleri bulunan 737 modelinin havalanmasına artık izin verilmeyen Amerikalı Boeing'e tabi olur. ... Ama tam da bu noktada DTÖ'nün düzenlemelerinin ne kadar çağdaş olduğu sorusu çıkıyor karşımıza. DTÖ'nün kararı, duruma çare olmaktan uzak. Bu kurumun, havacılık gibi özel bazı sektörler için geçerli olmayan ilkeleri dayatmak yerine, rekabeti teşvik ettiğini görmeyi arzuluyoruz.”