STK'lar günah keçisi yapılıyor
Yunanistan Parlamentosu salı günü, iltica başvurusu sahiplerinin durumuyla ilgilenen sivil toplum kuruluşlarının daha sıkı şekilde denetlenmesini kararlaştırdı. Protagon'a göre bu STK'lar protestolardan haksız yere sorumlu tutuluyor:
“Yaşanan olayların sorumlusu korkunç yaşam koşulları, kötü planlama ve AB'nin Türkiye ile imzaladığı ve [Türkiye'ye] iadeyi zorlaştıran, hatta imkansızlaştıran anlaşmadır. Sığınmacıları tüm ülkeye dağıtmadan adalardaki yükün hafiflemeyeceği aşikar. Bazıları adalardaki insanlık dışı koşulların, Türkiye kıyılarında olup da bir tekneyle karşıya geçmeyi düşünen insanların gözünü korkutmaya yönelik olduğunu öne sürüyor. ... Ancak bu durum devam edecek olursa cesetleri saymak zorunda kalacağımız gün yakındır.”
Korkunç yıldırma taktikleri işe yaramaz
Bu protestolar, bizi bekleyen günler için bir uyarı mahiyetinde, diyor Efimerida ton Syntakton:
“Hükümet, düşünce biçimini ve taktiğini değiştirmeyecek olursa işler yakında tamamen kontrolden çıkacak. O zaman kimse olacakları bilmediğini söyleyemeyecek. ... İktidar sahipleri, 'insanları tıka basa dolu kamplara istifleyelim, hayatları iyice cehenneme dönsün ki, başkaları gelmesin' taktiğinin işe yaramadığını, aksine adalarda infilaka hazır koşullar yarattığını bir an önce anlamalı.”
Hükümet acilen yerel yetkilileri dinlemeli
Bu sorun, infilaka hazır toplumsal bir bombaya dönüştü bile, diyor To Vima:
“Ada sakinlerinin nasıl davrandığına bağlı olarak durum tamamen kontrolden çıkabilir. ... Olayların, ülkenin doğu sınırındaki çok önemli bölgelerde yaşanıyor olması, sorunu daha da büyütüyor. ... Hükümet şimdi yerel makamların çağrılarına kulak vermek, duyurulan planları hızla hayata geçirmek ve başka yerlerdeki tepkileri kontrol altına almakla yükümlü. Sınır dışı etmek, başka AB ülkelerine dağıtmak, iade etmek ve diğer makul yasal önlemler, gerekli özen ve dikkatle gerçekleştirilmelidir. Halihazırdaki risk, dillendirilenden çok daha yüksek.”