Lübnan: Riskli bir yeni başlangıç
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İran'ı Lübnan'ın içişlerine karışmaması ve yeni hükümetin kurulmasını zorlaştırmaması için uyardı. Federal Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Beyrut'a yaptığı ziyarette, yabancı yatırımlara imkan tanımak için kapsamlı reformlar gerektiğini açıkladı. Yeni bir başlangıç hangi koşullarda başarılı olabilir?
BM kararıyla tarafsız bir ülke yapılmalı
Güvenlik politikası konusunda Lübnan iyisi mi dünya güçlerine kulak vermeli, diyor Le Figaro:
“Lübnanlıların, bölgesel güçlerin (İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, İran, Türkiye) sunacağı güvenliğe kavuşmak istemeleri bir hayalden ibaret. Ancak mevcut durumu kendi çıkarlarına kullanmayacak büyük devletler Lübnan için uzun vadeli bir güvenlik geliştirebilir. BM Güvenlik Konseyi, Lübnan'ı resmen tarafsız bir ülke yapacak ve sınırlarını nihai olarak belirleyecek bir kararı pekala geçirebilir. ... Bunun için Birleşmiş Milletler Anlaşmasının (belli koşullar altında şiddet kullanımına izin veren) VII. bölümüne atıfta bulunmalı ve bu sayede, alttan alta vekalet savaşı yürütme niyetindeki İran Devrim Muhafızları gibi, Lübnan'ın tarafsızlığına müdahale etmek isteyenlere karşılık vermek mümkün olacaktır.”
Kökten değişim kapıda
Lübnan siyasetinde taş üstünde taş kalmamalı, diyor Público:
“Siyasi sistemi kökten değiştirmedikten sonra esaslı reformlar yapmak mümkün olmayacaktır. Bu süreçte şiddete başvuranlar olabilir, birçok şey seçkin sınıfın tepkisine bağlı. Siyasetçiler ve oligarklar için seçim yapmak kolay değil: Sistemin muhafazası, onlar için 'varoluşsal bir mesele'. Ancak aynı seçkinler hayatta kalabilmek için değişmek zorunda. Beyrut limanındaki patlamalardan sonra geri dönüşsüz bir yola girildi.”
İyiye gideceğinin garantisi yok
İran, Lübnan'daki nüfuzundan kolay kolay vazgeçmeyecektir, diyor Der Standard:
“Halihazırda ülkedeki en güçlü iki cepheden biri protesto hareketi, diğeriyse Hizbullah ve iyi örgütlenmiş taraftarları. Hizbullah aynı zamanda Lübnan'daki en kuvvetli askeri güç ve İran tarafından örülmüş, devasa ağın bir parçası. Tahran yönetiminin, Hizbullah vasıtasıyla Lübnan'da sahip olduğu nüfuzdan kolayca vazgeçeceğini düşünmek saflık olacaktır. Donald Trump'ın 'azami baskı' politikasının İran'daki rejime, bunu yapmak zorunda bırakacak kadar gözdağı verdiğini kimse düşünmemeli. İran rejimi içişlerinde ne kadar zayıf olursa, bölgedeki 'direniş aksı' onun için bir o kadar önem kazanıyor. Lübnan'daki eski sistem yıkıldığında, bunun otomatik olarak bir iyileşmeye sebep olacağının garantisi yok.”
Mezhep sistemi vazgeçilmez
Bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana Lübnan'ın siyasi kurumları üzerindeki güç dağılımı, ülkedeki büyük mezhepler arasındaki kurallara göre belirleniyor. La Libre Belgique, bu sistemin kaldırılmasına karşı uyarıyor:
“Mevcut durumda bu sistemin tamamen yanlış işlediğini teslim etmeliyiz. Kamudaki yapılar büyük oranda kayırmacılığa dayanıyor ve birkaç aşiret arasında paylaştırılmış durumda. Ancak bu mezhep sisteminin tartışmaya açılması, ülkedeki gerginlikleri daha da arttıracak ve zaten karmaşık bir bölgenin ortasındaki ülkenin çöküş sürecini hızlandıracaktır. Sistem muhafaza edilmeli, bir yandan da çağdaşlaştırılmalı. Buradaki sorun, müzakere masasına oturacak denli bağımsız, yeterli sayıda insanı bulmak gerekmesi. Lübnan, ancak ahlakı dinden daha önemli gören Lübnanlılar olduğunda hayatta kalacaktır.”
İstifa hiçbir şeyi değiştirmeyecektir
Lübnanlılar, hükümetin istifasıyla bir şeylerin değişeceği hayaline kapılmıyor, diyor news.bg:
“Lübnan'ın başkentindeki patlama, sabır taşını çatlatan son damla oldu. Geçtiğimiz sene yaşanan büyük protestolar bir kez daha alevlendi ve Başbakan Hassan Diyab'ın istifasına yol açtı. Ancak Diyab'ın görevi bırakması Lübnanlıları memnun etmeyecektir, çünkü hepsi, ister erken seçimle işbaşına gelecek, isterse mevcut parlamento tarafından belirlenecek yeni bir kabinenin statükoyu sürdüreceğinden eminler. Bu, Beyrut'taki patlamaya yol açan koşulları incelemek isteyen uluslararası inceleme heyetinin işini engelleyen statükonun aynısı.”
Yolsuzluk ve teröristler karşısında çaresiz
Hükümetin istifası yeterli olmayacaktır, diyor Corriere del Ticino köşe yazarlarından Osvaldo Migotto:
“Diyab dün televizyondan yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, yolsuzluk ağından sorumlu olan siyasi güçlerin ülkede faal olduğunu açıkladı. Görevi bırakan hükümet başkanının isim vermemiş olması, görev süresi boyunca bu güçlere karşı durmaya ne cesareti ne de gücü olduğunu ve mücadele etmek yerine onlarla yan yana yaşamayı tercih ettiğini gösteriyor. Nitekim bu sebeptendir ki, yürütmenin istifa ettiği haberi sokaklardaki protestoları dindirmeye yetmedi. Lübnan'ın geleceği karanlık, zira Hizbullah bünyesindeki köktendinciler de demokratik değişimin adını bile duymak istemiyor.”
Kuyrukta sıra beklerken
Lübnan'da yaşanan, içinden çıkılmaz hali gündeme taşıyan bir diğer gazete NRC Handelsblad:
“Diyab'ın en önemli görevlerinden biri, Uluslararası Para Fonu IMF'nin milyarlık acil yardım paketini almak için çaba göstermekti. ... Ancak perde arkasında dizginleri ellerinde tutan siyaseten güçlü bloklar, IMF'nin getirdiği yolsuzlukla mücadele amaçlı reformları kabul etmedi. Etkisiz bir başbakanın istifası bu yüzden göstericiler arasında herhangi bir sevince yol açmadı. ... Ülke geçici olarak teknokrat bir kabine tarafından yönetilecek, bu sırada Lübnan siyasetinde söz sahibi olanlar yeni bir başbakanın göreve getirilmesi üzerinde çalışacak. Daha önceki tecrübelere dayanarak bunun daha aylar süreceğini tahmin edebiliriz.”
Yeni bir siyasi sistem gerekli
La Vanguardia'dan bir hatırlatma: Protesto eden yurttaşlar yeni yüzlerden fazlasını bekliyor:
“Sokaktan yükselen ana talepler arasında erken seçim yer almıyor. Zira parlamento, kendi çıkarlarına birebir uygun bir seçim yasası geliştirmiş olan geleneksel mezhep odakları tarafından kontrol ediliyor. Bu sebeple siyasi sistem değişmeden varlığını sürdürüyor. Sokaktaki öfkeli protestocuların istemedikleri tam olarak bu. Hükümetin değişmesinden ziyade, iç savaş sonrası oluşan, iktidarın Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında sistematik ve kotaya uygun olarak paylaşılması uygulamasına bir son vermek adına rejimin, siyasal sistemin değişmesini istiyorlar.”