Dağlık Karabağ: Barış umudu yok
Ermenistan ve Azerbaycan'ın hak iddia ettiği ve iki haftadır ciddi çatışmaların yaşandığı Dağlık Karabağ'da sorunun cepheleri belirginleşmeye başladı: Bakü Ankara'nın yardımına güveniyor, Erivan ise Moskova'nın yanında yer alacağını umuyor. Köşe yazarları görünürde barışçıl bir çözüm olmamasının farklı nedenlerini dile getiriyor.
Artık arabulucu yok
La Repubblica, bugün iki ülke arasındaki çatışmada arabuluculuk yapacak kimse kalmadı, diyor:
“Bu tür bir sorun eskiden blok mantığı ya da daha sonraki yıllarda Amerika'nın bölgedeki hakimiyetiyle dondurulurdu. Günümüz dünyasında hiç kimse tam bir kontrol sağlayamadığı için yeni bir vekalet savaşına dönüşmesi tehlikesi var. ... Arabuluculuk yapılmasının gerekliliği ortada. Resmi olarak bu görevi üstlenmesi gereken AGİT bunu yapamaz, çünkü kararlarda oybirliği zorunluluğu yüzünden felce uğramış durumda. Sınırlarındaki istikrarsızlık yüzünde her şeyini kaybetme tehlikesi yaşayan AB bir şeyler yapmaya çalıştı ama şiddete son verme çağrısından ileri gidemedi.”
Minsk Grubundan Erivan'a sonsuz hoşgörü
Daily Sabah, Ermenistan'ın Minsk Grubunda iyi bir lobisi olduğu için barışçıl bir çözümün mümkün olmayacağına inanıyor:
“Bugüne değin, saldırgan, yayılmacı ve tek taraflı siyaseti yüzünden Ermenistan'dan hesap sorulmadı. Küresel güçler ve uluslararası toplum Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi karşısında sessiz kaldı. ABD, Rusya ve Fransa gibi üç devletten oluşan ve en güçlü Ermeni lobisini içinde barındıran Minsk Grubu sorunu çözmek için 30 yıl boyunca kılını kıpırdatmadı. Sonuç olarak, Minsk Grubunun barışçıl bir çözüm sağlayacağına dair bir beklenti de kalmadı.”
Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan'a bırakmayalım
Erivan Brusov Üniversitesi'nden Thomas Barrett Ukrayinska Pravda'daki yazısında, dünyanın neden Dağlık Karabağ'da Ermenistan'la dayanışma göstermesi gerektiğini açıklıyor:
“Bölgede egemenlik talep eden Azerbaycan, sürekli insan haklarını ihlal eden korkunç bir otoriter devlet. Bütün muhalefeti baskı altında tutan, doğal kaynakları sistematik olarak yağmalayıp halkın sosyal ve ekonomik haklarını ihlal eden ve iktidardaki küçük bir seçkinler sınıfını zenginleştiren tek partili bir devlet. ... Azerbaycan Karabağ krizinde, ülke sınırları dahilinde yaşayacak etnik Ermeni azınlığın haklarını teminat altına alan bir çözüm sunmadı.”
Batının zafiyeti işte tam da burada
Postimees'e yazan güvenlik uzmanı Edward Lucas, Dağlık Karabağ'daki savaş sonuçta Batı'nın bölgede nüfuzu kalmadığını gösterdi, diyor:
“En büyük kaybeden, Batı dünyası. Karadeniz'de, Kafkasya'da ve Orta Asya'da, yani 15 yıl öncesine kadar diplomatik ve ekonomik rehberlik yaptığı, doğalgaz ve petrol boruları inşa ettiği, seçkinlerini eğittiği, sivil toplumu teşvik ettiği ve yeni bir güvenlik mimarisi kurduğu bölgelerde nüfuzunu yitiriyor. ... Batı'nın son kalesi, demokrasinin zarar gördüğü ve ekonominin parçalanmaya yüz tuttuğu Gürcistan. Rusya Ermenistan'a askeri ve 'insani' yardım için Gürcistan topraklarından geçen bir koridor açılmasını istiyor. Tiflis'in dış yardım olmadan direnmesi imkansız görünüyor. Onlar da vazgeçerse Gürcistan'ın güçsüzlüğü ve yalıtılmışlığı bütünüyle ortaya çıkar.”
Türkiye koşulsuz Azerbaycan'ın yanında
Hürriyet Daily News, Azerbaycan'ın yanında yer almak için Türkiye'nin her şeyi yapacağından, o zaman Ermenistan'ın çaresiz kalacağından emin:
“Azerbaycan Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duyarsa, kayıtsız şartsız desteklenecektir. Çünkü Azerbaycan Türkiye demektir, Türkiye de Azerbaycan. Umarız içinde bulunduğumuz durum ciddi bir savaşa yol açmadan önce bir ateşkes, ardından da yeni bir müzakere sürecine dönüşür. Bunun ön koşulu, Dağlık Karabağ bölgesinde Azerbaycan'a ait beş bölgenin geri verilmesi olacaktır. Aksi takdirde Azerbaycan işgal altındaki bütün topraklarını kendi askeri gücüyle, gerekirse de Türkiye'nin koşulsuz desteğiyle geri almaya hazırdır.”
Ankara'nın bölgedeki gücünü artıracak
HuffPost Greece'e göre çatışmanın nasıl biteceğine dair üç farklı senaryo var:
“Birincisi, Ermenistan yeniden başarı sağlarsa, Ankara Azerbaycan'ı desteklemek üzere daha da etkin olacaktır. ... Aynı zamanda Moskova'nın Erivan'ı desteklemesi, Ermenistan'ın Rusya yanlısı bir siyaseti devam ettirmesi açısından vazgeçilmez bir şart. Bu durumda Ankara ile Moskova karşı karşıya gelebilir. ... İkinci senaryoda ise, Azerbaycan kazanırsa yukarıda analiz ettiğimiz nedenlerle Rusya duruma müdahale edecektir. Türkiye bu durumda da Rusya'ya müdahale etmek gibi bir ikilemde kalır. ... Üçüncü senaryodaysa, bölgedeki çatışma fiili durumu değiştirmezse Bakü, buna bağlı olarak da Ankara kendilerini yenilmiş hissedecektir. ... En muhtemel senaryo Türkiye'nin krizden sonra Azerbaycan'daki askeri varlığını sürdürerek buradaki pozisyonunu güçlendirmesi.”
Nato partnerleri Erdoğan'ı frenlemeli
The Times'a göre, Batılı partnerleri Erdoğan'ın bölgede sergilediği güç oyunlarına izin vermemeli:
“ABD'nin artık müdahil olmaması barış çabalarını zorlaştırıyor; bariz bir şekilde geri çekilmiş olması, Azerbaycan'a askeri harekatı başlatma cesareti verdi. Ayrıca Recep Tayyip Erdoğan'a da milliyetçi söylemini sertleştirme fırsatı tanıdı. Bu durum bölge için bir tehdit ve Nato'ya, Ankara'daki müttefikini frenlemek gibi önemli bir görev düşüyor. ... Batı dünyası bölgeyle ilgilenmezse Erdoğan bunun kendini yüceltmek ve ateşle oynamak için bir fırsat olduğunu sezecektir. Uluslararası bir kriz yaşanan şu günlerde, barış ve istikrar adına bu gidişata dur denmelidir.”
Erivan'ın en güçlü destekçisi Los Angeles'da
Gazeteci Ivan Yakovina nv.ua'daki yazısında, Ermenilerin en önemli müttefiki Amerikalı ünlü Kim Kardashian, diyor:
“Los Angeleslı ultra popüler oyuncu, blog yazarı ve işkadını, çeşitli sosyal medya platformlarındaki 250 milyon takipçisini Ermenistan'ı korumaları için harekete geçirdi. Fanlarını, senatörlerini ve Kongredeki parlamenterleri telefonla aramaya, böylece Türkiye'nin ve Azerbaycan'ın üzerinde baskı kurmaya çağırdı. Takipçilerinden her gün Ermenistan'ı savunmaları için başkan adayları Joe Biden ve Donald Trump'a dilekçe yazmalarını istedi. ABD'deki başkanlık, Senato ve Temsilciler Meclisi seçimlerinin arifesinde Kim'in 250 milyon takipçisi oldukça ciddiye alınması gereken bir güç.”
Uluslararası hukuk da çare değil
Dağlık Karabağ sorunu uluslararası toplumu zorluyor, diyor Duma:
“Ermenistan ile Azerbaycan arasında yeniden alevlenen çatışma, uluslararası toplumu siyasi uykusundan uyandırdı. ... Yine de bugün bile soruna kesin bir çözüm bulması mümkün gözükmüyor. ... Bunun birincil nedeni, iki tarafın da aynı anda hem suçlu hem de haklı olmaları. ... Uluslararası toplum kendini çaresiz hissediyor çünkü uluslararası hukuk ona, kendi kaderini tayin hakkının mı yoksa devlet sınırlarının ihlal edilemeyeceğinin mi daha önemli olduğunu söylemiyor.”
Stalin'in uğursuz yeni düzeni
Bölgenin infilak etmesini önleyebilecek tek otorite Moskova, diyor Pravda:
“Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Dağlık Karabağ'ın binlerce yıllık tarihini öne sürerek, bu bölgenin Azerbaycan'a ait olduğunu söylüyor. Ama Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bölgenin bağımsız Ermenistan'a ait olduğunu ve halkın yüzde 95'inin Ermeni olduğunu unutuyor. Burası Stalin iktidarında Azerbaycan'a verilmişti... Dağlık Karabağ'da yaşayan insanlar savaşı takip eden onlarca yıl boyunca ciddi ayrımcılığa uğradı. 1988'de zirveye ulaşan sorundan önce Ermeniler birçok kez katliam yaşadı. Artık tarafları durduracak tek güç Rusya. Güney Kafkasya iyice ısındığında Moskova'nın ne yapacağı belli değil.”
Brüksel'den medet um, Putin'e güven
Ermeni asıllı İtalyan yazar Antonia Arslan La Stampa'daki yazısında, Avrupa'nın Ermenileri yarı yolda bırakacağına dair endişelerini dile getiriyor:
“Bu bölgesel sorunda önemli rol oynayan ikinci bir faktör var: Erdoğan'nın jeopolitik nüfuzunu güçlendirmek için Türkler ile Azeriler arasındaki etnik ve kültürel yakınlığı kullandığı yeni Osmanlıcı hırsı. Bu arada Avrupa'nın sesini duymak iyi olurdu. Ama korkarım bu kez Avrupa çekimser kalacak: Eski kıtada yaşayan hangi insan Dağlık Karabağ uğruna ölmek ister ki? Kim 1939'da Gdansk için ölmek istedi ki, şimdi Hankendi için ölmek istesin? ... Biz Ermeniler yalnızız. Günümüzde Türkiye'ye gerçekten karşı duran tek güç Rusya. Kalbimizle Brüksel'den yardım gelmesini bekliyor, ama aklımızla olsa olsa Putin'den destek gelebileceğini biliyoruz.”
Moskova kayıtsızca uzaklarda geziniyor
Radio Kommersant FM, Kremlin'in dış politikada yanlış yerde at oynattığını düşünüyor:
“Galiba sonunda Macron, Trump ve Merkel, Ermeniler ile Azerileri barıştırmak zorunda kalacak. Bizse beş yıldır Suriye'de savaşıyoruz, Libya'ya müdahiliz ve Venezuela'da Maduro'yu destekliyoruz. Hatta Erivan ve Bakü'ye karşı belli bir sinirli küskünlük bile hissediliyor: İki ülke son zamanlarda fazla bağımsızlaştı, o halde kendi başlarının çaresine baksınlar. Doğru bir tavır değil bu. En azından bir öneride bulunmak lazım, Karabağ için bir konferans çağrısı yapılabilir belki. Uzun müzakereler her zaman savaştan daha iyidir.”
İki ülkenin seçkinleri kârlı çıktı
Frankfurter Allgemeine Zeitung'a göre, iki ülkede de derin bir değişim olmadan sorunun çözümü neredeyse imkansız:
“İki ülkenin halkları otuz yılı aşan bir süredir devam eden hesaplaşmadan bunalmış durumda: Ermeniler 1991-1994 savaşında elde ettikleri başarıları, 1915'te Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan soykırımdaki gibi savunmasız kurbanlar olmadıklarının kanıtı olarak görüyor; Azerbaycan'da ise, Ermenilerin Karabağ çevresinde işgal ettiği bölgelerden sürülen birkaç yüz bin insan intikam arzusuyla dolu. İki tarafın yolsuzluklara bulanmış seçkinleri bu duyguyu alevlendiriyor, zira düşmana karşı ulusal birlik gerekliliği onları meşru kılıyor.”
Bakü, Türklerin ihtiraslarının maşası
Kremlin'e yakın duran internet gazetesi Vzglyad, çatışmanın arkasında yatan asıl aktörün Türkiye olduğu görüşünde:
“Bir pazar sabahı, miğferlerinin üzerinde 'basın' ibaresi bulunan Türk gazeteciler barış içinde Kafkaslarda dolaşırken aniden saldırıya maruz kalıyor. Haber ajanslarına düşen bilgi bu. ... Bunun sonucunda Batı'daki ilk flaş haberler Türkiye'nin bu konudaki görüşlerini yansıtıyor. Çünkü ortada başka bir tablo ve yorum yok şimdilik. Asıl mesele de tam olarak bu zaten: Çatışma Ermenistan ile Azerbaycan arasında değil, Türkiye ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanıyor. Burada Azerbaycan yardımcı rolü üstlenmiş ve fiiliyatta Türkiye yönetiminin bölgede hakimiyet kurmak için kullandığı bir araca dönüşmüş durumda.”
Korona düşmanlıkları kızıştırıyor
Sorunun tırmanmasında Korona krizi de rol oynayabilir, diyor Magyar Hang:
“Ekonomik durum bozulunca hem Ermenistan'da hem de Azerbaycan'da iç gerilim arttı. Bu durumda - özellikle Ermenistan- Dağlık Karabağ sorununu ön plana çıkararak, dikkatleri buraya çekmeyi düşünmüş olabilir. Üstelik Nikol Paşinyan Dağlık Karabağ'dan olmayan ilk hükümet başkanı olarak Bakü'nun baskısına boyun eğmediğini iki kat fazla göstermek zorunda. Uzun zamandır rövanşa hazırlanan Azerbaycan ise, uluslararası platformdaki güvensiz ortamı bir saldırı için elverişli bulmuş olabilir.”
Ermenilerin eli daha kötü
Gazeteci Aleksandr Demtşenko lb.ua'daki yazısında, bu çatışmada Ermenistan'ın müttefiki yok, diyor:
“Erivan başkanlık seçimleri öncesinde ABD için önemsiz. ... Ama Moskova'da da rahatsızlık var. ... Paşinyan hükümeti Moskova'nın affetmeyeceği bir hata yaptı. ... Ermenistan başbakanı Kremlin'den Kolektif Güvenlik Antlaşmasını Örgütü (KGAÖ) şartlarını uygulamasını [ve Ermenistan'ı desteklemesini], Bakü'ye karşı Erivan'ın yanında yer almasını istemişti. Rusya bunu reddedince Paşinyan KGAÖ Genel Sekreteri Yuri Haçaturov'u hapse attı. ... Ve sadece birkaç gün önce başbakanın en büyük rakibi olan ve açıkça Rusya taraftarlığı yapan milyoner siyasetçi Gagik Zarukyan tutuklandı.”