AB tarım reformu: Dağ fare mi doğurdu?
AB uzun müzakerelerin ardından Ortak Tarım Politikası (OTP) reformu üzerinde anlaştı ve bundan sonra teşvik araçlarını ağırlıklı olarak sosyal ve çevresel kriterlere uygun olarak dağıtacak. Bütçenin büyük kısmını oluşturan doğrudan sübvansiyonlar, en azından kısmen belli şartlara bağlanacak. Avrupa basını düzenlemeden etkilenmiş görünmüyor.
Sisteme dokunulmadı
Deutschlandfunk'un eleştirisi, Avrupa tarım politikasının büyük oranda eski ilkelerine sadık kalmış olması:
“Avrupa Birliği'nin en büyük bütçe kaleminin önemli kısmı, paranın önemli oranda koşulsuz olarak dönüm başına dağıtılması için kullanılıyor. Bu da organik ve sürdürülebilir tarım yapan küçük çiftçiye değil, çokuluslu tarım holdinglerine yarıyor. ... Ancak işin bundan daha da üzücü olan yanı, tarım alanında varılan uzlaşmanın, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumlu olmaması. Örneğin daha az pestisit ve gübre kullanımının nasıl hayata geçirileceği belirsiz. Bu da şüphelere neden oluyor: Sanayi, devasa bir dönüşümün altından kalkmak zorundayken tarıma göz yumuluyor. Bu durum hem adil değil hem de iklim politikaları açısından tam bir felaket.”
Sözümona tarım bölgeleri
Die Presse'nin de konuyla ilgili eleştirileri var:
“Dev boyuttaki AB tarım bütçesinin dörtte birinden fazlasını yutan iklim ve çevre önlemleri finansmanı, siyaset eliyle hazırlanmış, yanıltıcı bir ambalajı andırıyor. Üstelik epey pahalı da: Herhangi bir etkisi olmadan uçup giden 186 milyar, her bir AB yurttaşı başına 410 avro demek. ... Oysa akılcı bir sübvansiyon politikası, somut hedefler koyup bu hedeflere ulaşmak için kullanılacak en iyi yolları belirlerken, bir yandan da bu yolda ilerleyenleri teşvik eder. Şu andaysa 'tarım alanlarının' muhafazası kisvesi altında, doğrudan ödemeler sadece toprağın mülkiyeti ya da kullanımına dayanarak ödüllendirilmekte, bu da biyolojik çeşitliliğe açıkça zarar vermektedir.”
Bürokratik planlı ekonomiye son!
Jyllands-Posten tamamen baştan başlamayı talep ediyor:
“Devletin tarım sektörüne sağladığı yardımlar kaldırılmalı. Ancak haksız rekabetin engellenebilmesi için genel geçer bir uzlaşmaya ihtiyaç var. Yeni reform, tarım sübvansiyonlarının ne kadar saçma olduğunu bir kez daha gösterdi; sözümona iklim koruma adına yapıldığı ileri sürülenler de bu reformu daha iyi kılmıyor. Tarım, Avrupa ekonomisinin ancak yüzde 1,3'ünü oluştursa da AB bütçesinin üçte birini tüketiyor. Gerçek reform, bu eşitsizlikleri sona erdirmek ve tarımı, bürokrasinin boyunduruğundaki planlı ekonomiden kurtarmak olacaktır.”