AB'nin doğayı onarma yasasındaki anlaşmazlık nereden kaynaklanıyor?
Avrupa Parlamentosu’nda bu çarşamba, yeni doğayı onarma yasası oylanacak. Yasa, AB’de koruma altındaki yaşam sahalarının genel olarak kötü durumunu iyileştirmek amacıyla, 2030 yılına kadar kara ve deniz alanlarının en az yüzde 20’si için onarma tedbirleri alınmasını öngörüyor. Yasaya itirazları olan Avrupa Halk Partililer (EVP), partidaşları Ursula von der Leyen’in Yeşil Mutabakat’ının büyük bir bölümüne karşı çıkıyor.
2024 göz kırpıyor
Corriere della Sera, oylamanın gelecek yıl Avrupa’da yapılacak seçimlerden çıkacak olası bir sağ ittifak için test niteliğinde olduğu görüşünde:
“Bir yanda muhafazakâr EKR, aşırı sağcı Kimlik ve Demokrasi ve liberal Renew Europe’un yüzde 30’uyla ittifak halindeki Manfred Weber’in EVP’si var. Diğer yanda ise sosyalist S&D, Liberallerin yüzde 70’i (Liberal parlamento grubu lideri Stéphane Sejourné’nin hesabına göre), Yeşiller, Sol ve bağımsızlara dahil olan Movimento Cinque Stelle var. Bugünkü oylama, önümüzdeki haziran Avrupa’da yapılacak seçimlerden sonra, Avrupa Parlamentosu’nda oluşabilecek sağ tandanslı ve EVP ekseninde kurulacak ittifakın provası olarak görülebilir.”
Profilleme baskısı nesnel tartışmaları tıkıyor
De Morgen, yasanın geçmemesi halinde yasa karşıtlarının şüpheli bir zafer kazanacağı uyarısında bulunuyor:
“Çoğunluğu milliyetçi, muhafazakâr ve sağ popülistlerden oluşan egemenlikçiler, siyaset üzerindeki ‘kontrolü’ yeniden üye devletlere verme niyetinde. ... Demokrasinin gözüyle bakıldığında, buna pek bir itiraz getirmek zor. ... Ancak, Avrupa demokrasisinin üzerine bir mahmurluk çökebilir. Bu tür profilleme manevraları, doğayı onarma yasasının önemini daha da artırdı. ... Sanki yasa, çiçekleri ve arıları kurtarmak uğruna tarımı ve endüstriyel kalkınmayı yok edecek. Bunun hakikatle neredeyse hiç ilgisi yok.”
Strateji değişikliğine ihtiyaç var
Le Figaro’ya göre, iklim koruma meselesinde hızlı adımlar atılınca yurttaşlar ve ekonomi dünyası ürküyor:
“27 AB ülkesi elbette ilerlemeli, ancak ilerlerken, hızlı değişim ile işletmelerin ve yurttaşların bu değişimleri hazmetme becerisi arasında var gücüyle bir denge de bulmaya çalışmalı. Farklı bir strateji geliştirmenin, bütün aktörleri manyakça düzenlemelerin yükü altında ezmek yerine sorumlu kılmanın vakti gelmedi mi? ... Çin’den ve başka rakiplerden çekinen sanayi sektöründen sonra, çiftçileri ve balıkçıları da sardı bu korku. 30 yıl içinde karbon nötr olma hedefine ulaşma ümitlerini koruyabilmek için, Avrupalıları da acilen bu sürece dahil etmek büyük önem arz ediyor.”