Brüksel'de AB zirvesi: Çetrefilli konu çok
AB devlet ve hükümet liderlerinin bugün ve yarın Brüksel’de gerçekleştireceği buluşmada, tarım üzerindeki yükün hafifletilmesi, savunma politikası ve Ukrayna’ya yardım gibi önemli meseleler görüşülecek. Avrupa Komisyonu, Rusya Merkez Bankası’nın dondurulan varlıklarından elde edilen faiz gelirinin, Kiev’e askeri destek amaçlı kullanılmasını önerdi. Yorumcular, ihtilaf çıkarabilecek pek çok hususa dikkat çekiyor.
Rus varlıkları meselesinde anlaşmazlık
AB zirvesi bir nevi savaş konseyine benziyor, diyor La Repubblica:
“Bugün başlayacak Avrupa Konseyi’nin sonuç bildirgesini oluşturacak belgenin taslağı, saldırı yaşanması hâlinde devreye alınacak bir acil durum programını dahi içeriyor ... Ancak savunmanın nasıl finanse edileceği hâlâ bir sorun. Dün, Avrupa’da dondurulan Rus varlıklarından elde edilen -üç milyardan fazla- gelirin, son zamanlarda Kiev için silah satın almak ve üretmek üzere kullanılan Avrupa Barış Fonu’na (EFF) dahil edilmesine yönelik bir teklif sunuldu. ... Ancak bununla ilgili iki sıkıntı var. Orbán liderliğindeki Macaristan’ın veto tehdidi ve sözümona ‘tarafsız’ ülkelerin (Malta, Avusturya, İrlanda) bu çözüme kolay rıza göstermeyecek olmaları.”
Ticaret politikası da görüşülecek
Polityka, Ukrayna’dan gelen tarım ürünlerine yönelik gümrük vergilerinin de AB zirvesinin gündeminde olacağına dikkat çekiyor:
“Tahıl ithalatına yönelik AB yönetmeliklerini ihlal eden kısıtlamalar (yalnızca transit geçişe izin veriliyor), [Polonya’da] Donald Tusk iktidara geldikten sonra dahi yürürlükteki yerini koruyor. Fakat Brüksel şimdilik bir disiplin tedbiri uygulamayacak gibi gözüküyor. Ukraynalılar ve Polonyalılar da halihazırda Ukrayna ile Romanya arasında varılan anlaşmaya benzer bir çözüm üzerine görüşüyor. Bu anlaşma kapsamında Romanya pazarı, tahıl ticaretine yönelik bir lisanslama sistemiyle AB’deki standart kurallardan farklı bir şekilde korunurken, bu durum hem Brüksel hem de Kiev tarafından tolere ediliyor.”
Kaynakları birleştirin
Eski AB bürokratı Jean-Michel Boullier, Ouest-France için kaleme aldığı yazısında müşterek savunma politikasına yönelik çabaları artırma çağrısında bulunuyor:
“Ukrayna savaşı yüzünden Avrupa’daki ve hatta tüm dünyadaki demokrasiler tehlikeye girmiş durumda. ... Adım adım savunmayı önceleyen bir Avrupa’nın tesis edilmesi giderek daha da elzem bir hâl alıyor. ... Üye devletlerin şimdiden, tıpkı Covid aşılarındaki gibi kaynaklarını birleştirmeyi gündemlerine almaları makul bir adım olur. Fakat güçlü bir siyasi irade hâlâ eksik. Öte yandan, Avrupa Komisyonu Başkanı’nın ileride bir savunma komiseri atama ihtimaline işaret etmesi, umut vadeden bir sinyal.”
Yapılacaklar listesi uzun
Frankfurter Rundschau, güvenliğin yalnızca askeri konulara indirgenmemesi gerektiğini söylüyor:
“Örneğin Rusya'yla yaşanan hibrit savaş, siber güvenliğin ve dezenformasyon kampanyalarına karşı korunmanın da önemini ortaya koyuyor. Avrupa Birliği'nin genişlemesi de buna dahil. ... Avrupalıların ekonomik anlamda da kendilerine yeni bir yön belirlemesi şart. Almanya'daki gibi çip fabrikalarına ya da ilaç üretim tesislerine yapılacak yatırımlar bunun yalnızca bir parçası. ... Sağ popülizmle mücadele de Avrupalılar için önemli olacak. ... İklim koruma ve bunun gerektirdiği sosyoekonomik dönüşümü de eklediğimizde, elimizde uzun bir yapılacaklar listesi buluyoruz.”
Bugün karşımızda bambaşka bir Avrupa var
Siyasi danışman Henrique Burnay, Expresso'da Portekiz'de Avrupa'nın geleceğine ilişkin acilen derin bir tartışmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor:
“Rusya'dan haklı olarak korkan, Amerika'ya güvenmeyen, güvenlik ve savunma sanayii inşa etmek isteyen ve kendisini uluslararası ticaretin rekabetinden koruyan bir Avrupa, bizim [Portekizlilerin] şimdiye değin parçası olduğumuz ya da içinde yaşadığımızdan bambaşka bir Avrupa. Bu Avrupa'nın gelecekte neye benzeyeceği henüz netleşmemiş olsa da onu tartışmamız, anlamamız ve hepsinden önemlisi de etkilememiz gerekiyor. Ancak bunu yapabilmek için evvela, Portekiz'in burada kendini nasıl konumlandırması gerektiğine dair bir fikrimiz olup olmadığını bilmemiz gerek. ... Bu tartışmayı yapmıyoruz.”